alkolün yol açtığı davranış bozuklukları
Budavranış sendromlarının ayrı bir şekilde gruplanması esastır. Burdaki önemli nokta, durur halde çalışan arabadaki sorun, çalışır halde de sorun olmaya büyük ihtimalle devam edecektir. Psikiyatride hastalık modeline uyan tüm durumların davranış sorunlarına da
Alkolünvücudunuz üzerindeki zararları, ilk yudumunuzu aldığınız andan itibaren başlar. Günde bir bardak alkol, genel sağlığınız için büyük zararlar içerir. Alışkanlık arttıkça sadece bir bardak yetmemeye başlar ve zararları artarak devam eder. Alkolün vücutta yol
Alkolünyol açtığı ruhsal bozukluklar ise; psikozla giden bozukluklar, iki uçlu bozukluklar, depresyon bozuklukları, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluklar, uyku bozuklukları, cinsel bozukluklar, deliryum (organik beyin sendromu),
Özelliklegelişim döneminde anne ve baba tarafından duygusal bütünlüğü bozulan çocuklarda meydana gelen çocukluk yarasının kişilik gelişimini olumsuz yönde etkileyerek ergenlik sorununa yol açtığı ve gelecekte ise kişilik bozukluğuna sebep olduğu konusunda dikkatleri toplamaya çalıştık. Çocuklarda görülen
Ancakbu duygu, düşünce ve davranışlar uzun süre boyunca kaybolmaz ve travma yaşantısı kişiyi ilk dönemlerdeki gibi etkilemeye devam ederse bu durum Travma Sonrası Stres Bozukluğu olarak tanımlanır. Herkesin vereceği stres tepkileri ve baş etme mekanizmaları farklı olduğundan her travma yaşantısı sonrası TSSB görülür
Annonce Originale Pour Site De Rencontre. Gösterişli küçük kadehlerle başlanan alkol tüketimi, zamanla alımlı içki şişelerinin cazibesine kapılarak bağımlılığa yol açabiliyor. Sonrası ise felaket… İlköğretim döneminden beri “bütün kötülüklerin anası” olarak öğretilen; sosyal, kültürel, sağlık, din ve psikolojik açıdan sayısız zararı bulunan alkol kullanımı “kötülük" saçmaya devam ediyor. Alkol bağımlılığından kurtulmak oldukça zor ve meşakkatli bir süreç. Bazı durumlarda bağımlılığın tedavisi imkânsız hale geliyor. Alkolle bağlantılı sağlık sorunlarının ölümle sonuçlanma ihtimali çok yüksek! Yani hiç başlamamak en pratik ve sağlıklı çözüm. Makalemizde alkolün sağlığa zararlarına mercek tuttuk. Alkol Kullanmanın Sağlığa Zararları Şüphesiz, aşırı alkol tüketiminin en büyük zararı sağlığa veriyor. Aşırı alkol tüketimi de az miktarda alkol almakla başlıyor. Bu tüketimler de sağlığı tüketiyor. Karaciğerden pankreasa, dolaşım sisteminden sinir sistemine, beyinden üreme organlarına kadar birçok sorunu tetikliyor. En önemli zararları şöyle sıralanabilir; Alkolün en büyük zararı, merkezî sinir sistemi ve beyne verir. Beynin yüzde 17 oranında küçülmesine yol açabilir. Geçici bir bellek kaybına yol açabilir. Aşırı alkol kullanan bir kişi alkolü bıraksa bile bir süre daha bellek kaybı yaşayabilir. Alkolü bıraktıktan sonra eski belleğine kavuşabilir. Kalp damarlarını genişletir. Kalbin çalışma hızını ve tansiyonu yükseltir. Damar sertliğine ve kireçlenmesine yol açar. Az miktarda da olsa alkol kullanımı kalp hastalığı olasılığını artırır. Kan dolaşım düzenini bozarak, felç ve ani ölümlere yol açabilir. Geçici olarak kan basıncını düşürebilir; sürekli kullanıldığında kan basıncını yükseltir. Görme sinirlerini olumsuz etkiler. Göz sulanması gibi bazı görme bozukluklarına ve ileri düzeyde körlüğe sebep olabilir. Hazımsızlık, sindirim bozukluğu, mide rahatsızlıkları ve iştahsızlığa sebep olur, vücudu şişirir. Midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite ve kusmaya yol açar. Mide zarında yırtıklar, mide ve yemek borusunda iç kanamalar oluşturabilir. Siroz hastalığına sebep olur. Karaciğeri çok yorar, görevini tam olarak yapamaz hale getirir. Uyku bozukluklarına yol açar. Gece boyu uzun uykudan sonra bile sabah bitkin kalkmaya sebep olur. Böbrek rahatsızlıklarına yol açar. Böbrek iltihapları, sebep olduğu başlıca böbrek sorunlarından biridir. Aşırı alkol kullanan kişilerde akut ya da kronik pankreas iltihabı görülebilir. Hamile kadınların alkol alması, anne karnındaki bebeğin gelişimini bozar. Alkol kullananların, kullanmayanlara oranla kansere yakalanma riski çok daha yüksektir. Özellikle gırtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserlerine yol açar. Kanı sulandırır, yaraların geç iyileşmesine sebep olur. Aklı zaafa uğratır, beyni uyuşturur, irade ve denge kaybı yaşatır. Sinir hücrelerini zedeler ve el titremesi, felç gibi sorunlara yol açabilir. Kıskançlık ve unutkanlık gibi olumsuz durumlar ortaya çıkarır. Ruhi ve psikolojik dengeyi bozarak yaşam kalitesini düşürür. Saldırganlığı ve şiddeti körükler. Alkol almak için ve eski sağlığa kavuşmak için maddi kayıplara yol açar. Alkol Vücutta Nelere Yol Açıyor? Alkolün vücudunuz üzerindeki zararları, ilk yudumunuzu aldığınız andan itibaren başlar. Günde bir bardak alkol, genel sağlığınız için büyük zararlar içerir. Alışkanlık arttıkça sadece bir bardak yetmemeye başlar ve zararları artarak devam eder. Alkolün vücutta yol açtığı hasarlara göz atalım Sindirim ve endokrin bezleri Çok fazla alkol içmek, pankreas tarafından üretilen sindirim enzimlerinin anormal şekilde aktivasyonuna neden olabilir. Bu enzimlerin oluşması, “pankreatit” olarak da bilinen iltihaplanmaya ve ciddi komplikasyonlara sebep olur. İnflamatuvar hasarı Karaciğer, alkol de dahil olmak üzere vücudunuzdaki zararlı maddelerin parçalanmasına yardımcı olan bir organdır. Uzun süreli alkol kullanımı bu işlevini engeller. Aynı zamanda, kronik karaciğer iltihabı ve karaciğer rahatsızlıkları riskini arttırır. Bu enflamasyondan iltihaplanma kaynaklanan ağır skar yara dokusu oluşumu, siroz olarak da bilinir. Yara dokusu oluşması yani siroz, karaciğeri tahrip eder. Karaciğer giderek hasar alır ve vücudunuzdan toksik maddelerin atılması zorlaşır. Karaciğer rahatsızlıkları Karaciğerdeki hasarlar hayatı tehdit eder ve toksinler oluşturur. Vücutta zehirli atık oluşumuna sebep olur. Alkolik kadınlarda karaciğer hastalığı riski daha yüksektir. Kadınların karaciğerlerinin alkolü işlemesi daha uzun zaman alır. Şeker seviyeleri Pankreas, vücudun insülin kullanımını ve glikoz tepkisini düzenlemeye yardımcı olur. Pankreasınız ve karaciğeriniz düzgün çalışmadığında düşük kan şekeri hipoglisemi riski yaşarsınız. Hasar gören bir pankreas, vücudun şekeri kullanmak için yeterli insülin üretmesini önleyebilir. Bu, yüksek kan şekerine hiperglisemi yol açabilir. Vücudunuz kan şekeri seviyesini idare edemez ve dengeleyemezse, şeker hastalığına bağlı daha büyük komplikasyonlar ve yan etkilerle karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden aşırı alkol, özellikle şeker veya hipoglisemi hastaları için oldukça tehlikelidir. Merkezi sinir sistemi Alkolün vücut üzerindeki etkisini görmek için en kolay yollarından biri merkezi sinir sistemini nasıl etkilediğini anlamaktır. Alkol, beyinle vücut arasındaki iletişimi azaltır veya bu koordinasyonu daha zor hale getirir. Tekrar dengelemek çok zor olabilir. Merkezi sinir sistemine daha fazla zarar verir. Ayaklarınız ve ellerinizde hissizlik hissi ve karıncalanma hissi oluşturabilir. Beynin uzun süreli anıları yaşatmasını zorlaştırır. Aynı zamanda düşünme ve akılcı seçimler yapma becerilerini olumsuz etkiler. Zamanla “frontal lob” hasarı; yani bilinçli düşünmeden sorumlu bölgenin hasarına yol açabilir. Beynin bu alanı duygusal kontrol, kısa vadeli hafıza, yargı ve diğer hayati rollerden sorumludur. Kronik ve aşırı alkol bağımlılığı da kalıcı beyin hasarına sebep olabilir. Bu belleği etkileyen bir beyin bozukluğu olan “Wernicke-Korsakoff Sendromu”na yol açabilir. Bağımlılık İçki içen bazı insanlar alkole fiziksel ve duygusal bağımlılık geliştirebilir. Alkolden ayrılma zor olabilir ve hayatlarını tehdit eder. Bir alkol bağımlılığını kırmak için çoğu zaman profesyonel yardıma ihtiyaç duyulur. Bağımlılık belirtileri; kaygı, sinirlilik, mide bulantısı, titreme, yüksek tansiyon, düzensiz kalp atışı, ağır terleme, nöbetler, halüsinasyonlar varsanım ve ruhsal bozukluklardır deliryum. Sindirim sistemi Alkol tüketiminin sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri ilk başlarda net olmayabilir. Genellikle hasar gördükten sonra yan etkiler görülür. Ne kadar içerseniz hasar o kadar çok olur. Sindirim sistemindeki dokulara zarar verebilir ve bağırsakların yiyecekleri sindirip besin maddelerini ve vitaminleri emmesini önleyebilir. Bu durum, yetersiz beslenme ile sonuçlanabilir. Aşırı alkol tüketiminin sindirim sistemi üzerindeki etkileri şunlardır; gastrit, şişkinlik, karında dolgunluk hissi, ishal ve ağrılı dışkı. Kanser Aşırı derecede alkol alan insanlarda ülser veya hemoroit dehidrasyon yani sıvı kaybı ve kabızlık sebebiyle görülme riski fazladır. Tehlikeli iç kanamalara yol açabilir. Ülser, erken tanı konulmazsa ve tedavi edilmezse ölümcüldür. Çok alkol tüketen insanlar kanser riski altındadır. Sık alkol alan kişilerin ağzında, boğazında, yemek borusunda, kolonunda ve karaciğerde kanser gelişme olasılığı daha yüksektir. Alkolik kadınların göğüs kanserine yakalanma riski fazladır. Hem alkol hem de sigara içen insanlarda kanser riskleri daha da artar. Kan dolaşım sistemi Alkol, kalp ve akciğerlerinizi olumsuz etkiler. Kronik alkol kullananlar, içki içmeyen insanlardan daha fazla kalp sorunları yaşar. Alkol alan kadınların kalp hastalığına yakalanma riski, erkeklerden daha yüksektir. Gıdalardan vitaminleri ve mineralleri emme güçlüğü, anemiye neden olabilir. Bu, alyuvar sayısının düşük olduğu bir durumdur. Aneminin en büyük semptomlarından biri de yorgunluktur. Alkolün kan dolaşım sistemi komplikasyonları şunları içerir; yüksek tansiyon, düzensiz kalp atışı, vücuda kan pompalama zorluğu, inme, kalp krizi ve kalp yetmeliği… Cinsel sağlık ve üreme sağlığı Alkol, erkek ve kadınlar için cinsel sorunların da tetikleyicisidir. Çok fazla alkol alan erkekler, ereksiyon bozukluğu yaşama eğilimindedir. Aşırı alkol, cinsel hormon üretimini önleyebilir ve cinsel isteksizliğe yol açabilir. Kadınlarda adet döngülerini menstrüasyon geciktirebilir veya durdurabilir. Bu durum kadınları kısırlık infertilite riski altına sokar. Hamilelik döneminde çok alkol alan kadınlar; prematüre doğum, düşük veya ölü doğum riski taşır. Hamileyken alkol alan kadınlar, doğmamış çocuğunu risk altına almış olur. Fetal alkol sendromu bozuklukları FASD, ciddi bir endişe kaynağıdır. Doğum sonrası bebeklerde; öğrenme zorluğu, uzun vadeli sağlık sorunları, duygusal sorunlar, fiziksel gelişim anormallikleri oluşturabilir. İskelet ve kas sistemi Uzun süreli alkol kullanımı, vücudun, kemikleri güçlü tutmasına engel olabilir. İncelen kemikler, düşmelerde veya ufak darbelerde kolayca kırılabilir. Kemik kırıkları, daha yavaş iyileşir. Alkol aynı zamanda kas güçsüzlüğü, kramplar ve kas küçülmelerine atrofi yol açabilir. Bağışıklık sistemi Vücudun doğal bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Bu, vücudun istilacı mikroplar ve virüslere karşı mücadelesini zorlaştırır. Uzun süre aşırı miktarda alkol alan insanlarda zatürree pnömoni ve tüberküloz görülme eğilimi fazladır. Dünyadaki tüm tüberküloz vakalarının yüzde 10'u alkol tüketimine bağlıdır. Bunları Biliyor musunuz? Boşanmaların yüzde 80'i, trafik kazalarının yüzde 70'i, aile içi şiddetin yüzde 70'i, işten çıkarmaların yüzde 60’ı, tecavüz vakalarının yüzde 50'si, cinayetlerin yüzde 5’i alkolle bozuklukları, halüsinasyonlar, elektrik transferlerinde kesintiler, konuşma bozuklukları, yorgunluk, akciğer enfeksiyonları, hormon bozuklukları, kısırlık, cinsel işlev bozuklukları, kemik incelmesi, eklem ve kas sorunları, diyabet, ayaklarda uyuşma alkolün sebep olduğu en belirgin sorunlardır. Alkolün vücuda ve sosyal yaşama verdiği zararlar dikkate alındığında uyuşturucu maddelerden daha büyük zararları olduğu belirtiliyor. Emziren bir kadın alkol almaya başladıktan yaklaşık 30 ila 60 dakika sonra anne sütündeki alkol miktarı maksimum düzeye ulaşır. Sütteki alkol düzeyi ile anne kanındaki alkol birbirine paralel olarak artar. OECD’ye göre, dünya genelinde kişi başı ortalama 6 litre alkol tüketiliyor. Ayrıca, alkol kullananların yüzde 20’si alkol bağımlısı… Dünyada en fazla alkol tüketen ülke olan Estonya’da kişi başı alkol tüketimi 12 litrenin üzerindedir. Alkol tüketiminde ikinci sırada Avusturya, üçüncü sırada da Fransa yer alıyor. Türkiye, alkol tüketiminde 34. sırada; kişi başı alkol tüketimi 1,6 litre… Türkiye’de alkolün en fazla tüketildiği iller sırayla; Edirne, Muğla, Tekirdağ, Tunceli, Antalya, Aydın ve İzmir’dir. Alkol tüketimini önleyemeyen birçok Avrupa ülkesinde televizyonlarda ve radyolarda yayınlanan reklamlarda alkol yasağı bulunuyor. Alkol firmalarının spor ve gençlik etkinliklerinde reklâm ve sponsorluk yoluyla faaliyetlerde bulunmasının çocuklarda ve gençlerde alkol kullanım oranlarını artırdığı ifade ediliyor.
Hemen Ara WhatsApp Randevu Talebi Uzmana Sorun HIZLI RANDEVU TALEP ETİsim Soyisim* Email* Telefon* Tarih* Randevu Talep Edilen Birim* X RANDEVU TALEBİ LABORATUVAR SONUÇLARI Warning call_user_func_array expects parameter 1 to be a valid callback, function 'imw_footer_sticky_bar' not found or invalid function name in /home/moodisth/public_html/wp-includes/ on line 307Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi
Baba adaylarının aşırı alkol tüketiminin vücutta üreme hormonları, sperm kalitesi ve genetik yapı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğu uzun zamandır biliniyor. Bununla da kalmaz, çocukta davranışsal ya da yapısal çeşitli kusurlara da yatkınlık yaratır. Çalışmalar alkolün beyinden FSH ve LH hormon salgılanımını azalttığını, prolaktin hormonunu yükselttiği, bu nedenle de testis gelişimi bozularak hem testosteron hormonunun eksildiği hem de sperm üretiminin bozulduğunu doğrudan testislerde testosteron salgılayan hücreleri haraplayarak ve yine testosteron üretiminden sorumlu büyüme faktörlerinin çalışmasını engelleyerek de sperm kalitesini bozucu bir etki gösterir. Gerçekten de dünyada yapılan tüm araştırmalarda, alkol tüketim miktarı arttıkça sperm değerlerinde de buna paralel bir bozulma olduğu görülmekte. Birkaç yıl önce yayınlanan ve 16 bin erkeğin tahlil sonuçlarının incelendiği bir çalışmada da konunun ciddiyeti bir kez daha testislerdeki en önemli etkisi, zararlı oksijen metabolitlerini artırarak sperm membranındaki yağ ve protein yapının bozulmasına yol açması. Bu da enerji jeneratörü olan mitokondrisinin çalışmasını bozarak spermin tükenmesine ve neticede DNA hasarı yaparak hücrenin ölümüne sebep olmakta. Aşırı alkol tüketimi ile sperm DNA hasarları arasında anlamlı bir ilişki olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Hatta yıllar içerisinde azoospermiye kadar giden bir bozulma da süreli alkol kullanımının bir diğer zararı da spermi besleyen genital bez hücrelerinin genetik yapısında oluşturduğu değişikliklerdir. Epididim, prostat ve seminal veziküller spermin olgunlaşmasını destekleyen başlıca bezlerdir. Bunların genetik yapısındaki değişiklikler salgıladıkları ürünleri de bozarak sperm sağlığını olumsuz etkilemekte. Burada ilginç olan bir nokta, genetik yapının kişiden kişiye değişik olması. O nedenle de bazılarında alkolün zararlı etkileri daha şiddetli görülürken, bir diğerinde daha hafif bir tanıdığınızın alkolden etkilenmemiş olması, sizi de etkilemeyeceği anlamına gelmemeli. Benzer bir bulguya kendi hastalarımızda da rastladık. Örneğin protamin adlı gen spermin olgunlaşmasında rol alır. Kısırlık nedeniyle incelemeye aldığımız bazı erkeklerde bu genin yapı taşlarında polimorfizim dediğimiz yer değişikliklerinin olduğunu gördük. Polimorfizim taşıyanlarda spermlerde kuyruk gelişimi de bozulduğu için azoospermiye daha sık rastlanılır. Genetik yapıdaki böyle kişisel farklılıklar nedeniyle de alkolün kimde ne derece bozulma yapacağını önceden kestiremeyiz. En sağlıklısı, hiç riske girmemek için aşırı alkol tüketiminden alışkanlığı olan erkeklerde asıl tehlike, çocuklarında ortaya çıkabilecek bedensel ve davranış bozukluklarıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda alkol tüketiminin yavruların zayıf doğmasına, kemiklerde, sinir sisteminde gelişim bozukluğuna ve hormonal düzensizliğe yol açtığı gösterildi. Benzer etkiler insanda da söz konusu olabilir. Gerçekten de uzun süreli alkol tüketen erkeklerin genetik yapılarında epigenetik dediğimiz bir mekanizmayla, alkolün yaptığı hasarların çocuğa da geçebileceği ortaya ne kadar sosyal içicilik dediğimiz ara sıra alkol alımının zararlı olmayacağı ileri sürülse de yukarıda bahsettiğimiz kişisel farklılıklar nedeniyle kimde ne kadarının tolere edilebileceğini bilemeyiz. Kısacası, alkol bağımlılığı sadece kendi sağlığımız değil, yavrumuzun sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturmakta. Zamanında bu alışkanlığın terk edilmesi bütün bu risklerden kurtulmak için en etkili tedavidir.
Alkol toplumda yaygın olarak kullanılan bir maddedir. Kullanılan miktarla orantılı olarak ortaya çıkan sorunlar da farklı olmaktadır. Belirli bir düzeyin üstünde kullanılması durumunda sorunlar çıkabilir. Kandaki alkol miktarı belli bir düzeyin üstüne çıktığı zaman koma ve ölüm görülebilir. Alkol kullanımının miktarı, standart içki tanımı ile ölçülebilir. Bir küçük biranın 33 cl içerdiği alkol miktarı bir kadeh şaraba, ya da bir tek rakı, cin, votka veya viskiye eşittir bir tek = 4 cl. Bunların tümü “bir standart içki” olarak adlandırılmaktadır ve ortalama 10 gram alkol içermektedir. Belirli bir miktarın üstünde alkol kullanıldığı takdirde çeşitli bedensel ve ruhsal zararlar ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu miktar erkekler için haftada 21, kadınlar için haftada 14 standart içki olarak kabul edilmektedir. Bu miktarın üstündeki kullanımlar risk sınırı olarak kabul edilmiştir. Bu sınırların üstünde alkol kullanıldığında büyük olasılıkla bedensel ve ruhsal zararlar ortaya çıkacaktır. Ancak bu varsayım, daha düşük dozlarda, kişinin herhangi bir zarar görmeyeceği ya da daha yüksek dozlarda zararın kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez. Ayrıca alkol, alınan miktar ne olursa olsun haftada beş günden daha sık kullanılmamalı ve bir seferde erkekler 4 standart içki, kadınlar ise 3 standart içkinin üzerinde alkol tüketmemelidirler. Alkol kullanım miktarları ve sıklığı arttıkça ortaya bazı sorunlar da çıkacaktır. Giderek kötüye kullanım ve bağımlılık gelişecektir. Ancak alkol kullanım sorunu olan kişiler, diğer madde kullanım sorunlarında olduğu gibi, bu davranışlarından kaynaklanan sorunları görmezden gelme eğilimindedirler. Alkol kullanımı ile ilişkili kesi adı verilen ölçek kısa bir değerlendirme olanağı vermektedir. Aşağıdaki sorulardan en az birine “evet” yanıtı verilmesi de alkol kullanımı ile ilgili sorunların varlığını gösterir 1- Alkolü kesmeniz ya da azaltmanız gerektiğini düşündünüz mü? 2- Alkol kullanımınızdan dolayı sizi eleştirdiklerinde öfkelenir misiniz? 3- İçtiğiniz için kendinizi kötü ya da suçlu hissettiniz mi? 4- Sabah uyandığınızda kendinize gelmek ya da akşamdan kalmalık belirtilerini yok etmek için hiç ilk iş olarak alkol aldınız mı? Alkol kullanımına bağlı tıbbi sorunlar Mide-barsak sisteminde yemek borusu hastalıkları, gastrit, ülser, akut ve kronik pankreatit ortaya çıkar. Karaciğer'de yağlanma, hepatit, siroz, karaciğer koması oluşabilir. Bağışıklık sisteminin baskılanması ile tüberküloz, zatürree, kanser riskinde artış görülür. Beslenme bozuklukları sonucunda B1, B5, B12 ve folat eksikliğine bağlı hastalıklar, anemi olur. Nörolojik olarak bacaklar ve ellerde uyuşma, ağrı, denge kaybı belirir. Hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, beyin kanaması, cinsel işlevde bozulma olur. Psikiyatrik olarak uykusuzluk, bellek kaybı, anksiyete, depresyon görülür. Gebelikte kullanılması halinde bebekte düşük doğum ağırlığı, gelişim geriliği, yarık dudak, kalp-damar bozuklukları, nörolojik bozukluklar görülür. Alkol kullanımına bağlı sosyal sorunlar; aile sorunları boşanma, geçimsizlik, şiddet, iş sorunları işten atılma, yasal sorunlar alkollü araba kullanırken yakalanmak, kaza, kavgadir. Alkolün Kötüye Kullanımı Alkol kullanımı ile ilişkili aşağıdakilerden biri veya daha fazlasının en az bir yıl sürmesi durumunda alkol kötüye kullanımı düşünülür; İşte, okulda ya da evde alması beklenen sorumlulukları alamama ile sonuçlanan tekrarlayıcı bir şekilde alkol kullanımı Fiziksel olarak tehlikeli durumlarda tekrarlayıcı bir şekilde alkol kullanma örneğin alkollü araba kullanma Alkol kullanımı ile ilişkili tekrarlayıcı bir şekilde yasal sorunlar ortaya çıkması alkol etkisinde ortaya çıkan davranım bozuklukları nedeniyle tutuklanma Alkol kullanımı ile ilişkili toplumsal ya da kişilerarası sorunlar yaşanmasına rağmen alkol kullanımının sürmesi Alkol Bağımlılığı Tolerans gelişmesi Aynı etkiyi elde etmek için giderek daha fazla miktarda alkole ihtiyaç duyma veya aynı miktarda alkol kullanmakla etkinin belirgin bir şekilde azalmasıdır. Kişinin kullandığı alkol miktarı artmaktadır. Yoksunluk belirtileri Alkol alınmadığı zaman alkole özgü bazı yoksunluk belirtileri görülür. Bunlar terleme, çarpıntı, ellerde titreme, uykusuzluk, bulantı, kusma, görsel, dokunsal ya da işitsel varsanılar hayaller görme, huzursuzluk, epileptik nöbettir. Daha ağır bir tablo ise deliryum olarak değerlendirilir. Bu yoksunluk belirtilerinden kurtulmak veya kaçınmak için alkol kullanımı olabilir. Tasarlandığından daha uzun süre ve yüksek miktarlarda alınması, alkolü bırakmak veya denetim altına almak için boşa çıkan girişimlerde bulunma, alkolü sağlamak, kullanmak ya da etkilerinden kurtulmak için büyük zaman harcama, alkol kullanımı nedeni ile önemli sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması, fiziksel veya ruhsak olarak zarar görmesine rağmen alkol kullanımını sürdürmenin olması alkol bağımlılığı vardır. TEDAVİ Alkol kullanım bozukluklarında tedavi için mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Tedavi üç aşamadan oluşur Arındırma tedavisi Alkolün kesilmesine bağlı olarak ortaya çıkan yoksunluk belirtileri tıbbi tedavi gerektirir. Alkole bağlı yoksunluk belirtileri mutlaka bir hekim tarafından değerlendirilmeli ve şiddetine göre ayaktan veya yatarak arındırma tedavisi yapılmalıdır. Eğer bir komplikasyon çıkmazsa arındırma tedavisi 2-3 hafta içinde sonlanır. Psikososyal tedaviler Alkolsüz yaşamın inşa edilmesi için kişinin yapacağı değişiklikler üzerinde durulur. Grup terapiler, bireysel terapiler ve gerekli durumlarda ilaç tedavisi tedavinin ikinci aşamasını oluşturur. Rehabilitasyon Ayıklığın sürdürülmesini sağlamayı hedeflemektedir. HAZIRLAYAN; Doç Dr Ekrem Cüneyt EVREN
Kategori Sağlık Rehberi > Psikiyatri Alkol; neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Sakinleştirici “sedatif”, aşırı mutluluk verici “öforik”, uyuşturucu “narkotik” ve tedavi edici “terapötik” yönleriyle, yüzyıllardır insanların yaygın olarak kullandığı maddelerden biridir. Tarih boyunca alkol, keyif verici etkisi dolayısıyla insanların duygu durumunu değiştirerek rekreasyonel amaçlarla, ilkel çağlarda dini amaçlarla ve Orta Çağ’da “hayat iksiri” olarak görülüp terapötik amaçlarla tüketilmiştir. Zaman içerisinde alkol, toplumların kural ve kabullerine bağlı olarak teşvik edilmiş, kısıtlanmış veya yasaklanmıştır örneğin İslam dininde haram kılınmış olması gibi. Kültürün evrimi, alkol kullanımına yönelik bakış açıları ve uygulamalarını da zamanla değiştirmiştir. İçme Davranışı Olarak Alkol Bağımlılığı Sendromu ABS Nedir? Alkol Bağımlılığı Sendromu ABS, bağımlı bireyde beliren ruhsal, bedensel ve bilişsel değişimler ile tanımlanmaktadır. Sendromun en bariz ve merkezi kriteri “ana tanımlayıcı kriteri”, alkole karşı duyulan arzudur. Normal şartlar altında beynin ödüllendirme mekanizması doğal yolla uyarıldığı zaman, tekrara gerek duyulmayan, doğal bir hoşnutluk hali oluşur. Ancak diğer bağımlılık yapıcı maddelerde de olduğu gibi alkol kullanımında beyin doğal olmayan bir şekilde uyarılır ve bağımlı bireye sahte bir hoşnutluk hali verir. Bu tür hoşnutluğun süresi sınırlı ve geçicidir. Bu yüzden, bu türden olan uyarımlarda, uyarıcının tekrardan kullanımı arzulanır. Alkole karşı duyulan bu istek, sık sık tekrarlayan aralıklarla oluşabileceği gibi, kişinin denetleyemediği ve karşı konulmaz dürtülere varan bir güç ve şiddette de gelişebilir. Aynı zamanda Alkol Bağımlılığı Sendromu’nun yalnızca alkol ve ilişkili parametrelerle sınırlı olmadığı; biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve genetik temelleri olan multidisipliner/çok branşlı bir etken topluluğuyla birlikte oluştuğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla alkol bağımlılığı sadece aşırı alkol tüketimine indirgenmemeli, çok daha karmaşık ve bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır. İçme Davranışı Gözlemlenebilirdir! Eğer alkol bağımlılığı olan kişilere; içme davranışı, sahip oldukları bağımlılığın tanısı ve tedavisiyle ilgili klinik sorular yöneltecek olursanız, genellikle farklı hasta öyküleri anamnezi duyarsınız; ancak bunları bütüncül olarak incelediğinizde, her birinde tekrarlayan örüntüler ve çok benzer belirtiler olduğunu görürsünüz. İşte bu örüntüler, psikiyatrinin ana uğraş alanlarından birisidir Psikiyatri, ruhsal ve davranışsal bozukluk olarak nitelendirdiği her olguyu, fenomenolojik yaklaşım veya Görüngü Bilimi olarak da adlandırılan psikiyatrik bir taksonomiyle tanımlar. Fenomenolojik yaklaşım, bozukluğu tanımlarken, öncelikli olarak kişide beliren değişiklikleri, görüngüleri, incelemektedir. Psikiyatrik bozuklukları tanımlamada kuramsal bir açıklama getirmeden, yalnızca belirtilerden yola çıkan Dünya Sağlık Örgütü’nün 1992’de yaptığı uluslararası ruhsal ve davranışsal bozukluklar sınıflandırması ve Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 2013’te yayınladığı ruh sağlığı ve hastalıkları tanı ve istatistik kitabındaki DSM-V tanı ölçütleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Hastaya Alkol Bağımlılığı Sendromu tanısı koyulurken, ICD-10 ve DSM-V sınıflama sistemlerinin esasında yer alan 7 görüngüden yani klinik belirtilerin görünümünden yararlanılır. Bu belirtilerin tamamı veya sırasıyla belirmesi aranmazken; en az üçünün bile kişideki varlığı, bir kişiyi “bağımlı” olarak niteleyebilmek için yeterli kabul edilmektedir. Alkol Bağımlılığı Sendromu’nun 7 Klinik Belirtisi Nedir? Aşağıda açıklanacak ve kişinin içme davranışı sürecini tanımlamakta kullanılan bu 7 unsur bir araya gelerek, sendromun klinik şiddetini ve seyrini oluşturmaktadır. Yani herkes bu 7 unsuru aynı şekilde veya aynı şiddette deneyimlemeyebilir. Aynı şekilde bu 7 madde, alkol-dışı maddelerin kötüye kullanımlarını tanımlamakta da kullanılabilirler; dolayısıyla “içme” yerine “soluma” gibi benzeri davranışları da koyabilir ve diğer bağımlılıklarınızı gözden geçirebilirsiniz. 1. Kişinin İçme Repertuarının Daralması Sosyal içici konumundaki kişinin plânlanmamış ve uzun aralıklara denk düşen alkol tüketme düzeni değişir. Süreç içerisinde, bağımlılığın oluşmasıyla, kişinin içme sıklığındaki ve tükettiği içki miktarındaki yönelimi akşamdan akşama, günden güne veya haftadan haftaya değişen stereotipik tekrarlar şeklinde rutinleşir. Bu durum, kişinin günlük olarak yerine getirdiği sorumluluklarının; mesleki, toplumsal ve boş zamanlarındaki olağan davranış repertuarının içine girer ve zamanının büyük bir bölümünü kaplamaya başlar. Bu repertuar daralmasında kişinin belli bir ürün rakı, bira, şarap vs. veya markaya devamlı olarak yönelmesi de karşılaşılan bir durumdur. 2. Kişinin İçki Arama Davranışının Yoğunluğu Kişinin günlük rutin davranışları arasında alkolü elde etme ve kullanma amacı önem kazanır. Kişi var olan rol, ödev ve sorumluluklarını ikinci veya üçüncü plâna atmaya başlar. Eşi ve çocuklarıyla, hatta çevresiyle olan ilişkileri ve iletişimi giderek artan bir şekilde sekteye uğrar. Normalde geleneksel ahlâki sınırlara sahip kişi, alkole sahip olabilmek için yalvarmaya, ödünç para almaya ve hatta çalmaya uzanan davranış bozuklukları gösterebilir. Artık kişideki haz doyum etkisini yaratan, şiddetli alkole ulaşma dürtüsüdür. 3. Kişide İçmeye Bağlı Olarak Toleransın Artması Alkol, merkezi sinir sistemi İng “central nervous system” veya kısaca “CSS” üzerine etkidiğinde, vücudun maruz kalınan alkol miktarına bağlı olarak homeostatik bir tepkiyle duyarlılığını azaltmasıdır. Tekrarlayan dozlarda alkol tüketimine devam eden kişi, oluşmasını beklediği keyif, gevşeme, sarhoşluk gibi etkilerin bir sonraki seferde de ortaya çıkabilmesi için, daha yüksek miktarda alkol tüketimine gereksinim duyar. Klinik açıdan yaklaşılırsa, bağımlı kişinin doz-yanıt eğrisinde alkole karşı artan bir dayanıklılık meydana gelir. Tolerans oluşturmuş kişi çok yüksek miktarda alkollüyken bile işini yapabilirken, bu miktar bağımlı olmayan normal bir kişide ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir. Özetle; tolerans oluşumuyla her defasında daha ve daha fazla miktarda alkol tüketimi söz konusudur. 4. Kişide Tekrarlayan Kesilme Belirtileri Alkolün yokluğunda, tüketilen miktarının azaltılmasıyla veya tamamen bırakılmasıyla kişide rahatsızlık veren yoksunluk belirtileri görülür. Hayvan deneyleri ile gerçekleştirilen çalışmalarda da alkol yoksunluk sendromunun gerçekliği teyit edilmiştir. Anksiyete, huzursuzluk, uykusuzluk, baş ağrısı, tremor titreme, terleme, bulantı, kusma, tinnitus kulak çınlaması, hiperakuzi ses ve gürültüye karşı aşırı duyarlılık, deliryum tremens akut beyin yetmezliği/ensefalopatisi gibi geniş spektrumda baş gösteren belirtiler başlarda hafif, aralıklarla veya küçük yeti yitimleriyle deneyimlenebilir. Oluşan çoklu semptomlar içerisinden; tremor, terleme, bulantı ve duygu durum bozuklukları 4 anahtar semptom olarak görülmektedir. Tipik olarak sabahları kişinin uyanmasıyla veya direkt kişinin uyanmasına sebep olarak ortaya çıkan bu çoklu semptomlar, gün içinde devam eden aralıklarla da görülebilir. Yukarıda da bahsi geçen her klinik belirti/görüngü gibi kesilme belirtileri de taşıdığı psikolojik ve fizyolojik özellikleriyle biyolojik temellidir. 5. Kişinin Kesilme Belirtilerini İçerek Önlemesi/İyileştirmesi Kişi, kendinde beliren bu kesilme belirtilerini yatıştırmanın veya denetleyebilmenin tek yolunun tekrar alkol almak olduğunun farkına varır. Örneğin kişi güne içme isteğiyle başlayabilir. Ayarlanmış, tekrarlayan alkol alımları ve dakik bir zamanlamayla kişi kan alkol düzeyindeki düşüşü engellemektedir. 6. Kişinin İçme Davranışının Dürtü Halini Alması/Aşerme ve Öznel Farkındalık Kişi dürtü halini almış içme davranışının farkında ancak kendinde algıladığı aşerme düzeyindeki içme sorununu “kontrol kaybı” gibi akılcı sebeplerle tariflemektedir. Bu dönemde alkolle yoğun bir beyinsel birliktelik yaşayan kişi, aşermenin yol açtığı anksiyeteyi yenemez ve hızla alkol elde etmeye ve kontrolsüz içki tüketimine yönelir. 7. Kişinin İçmeyi Bıraktıktan Sonra Yeniden İçmesi Halinde Bağımlılığın Yeniden Kurulması Kişi kendi isteğiyle ya da ayaktan/yatarak detoks gibi tıbbi müdahaleler ile alkol kullanımından vazgeçebilir. Böylece bir perhiz dönemi abstinens periyodu başlar ve 10 gün gibi kısa bir sürede kesilme belirtilerinin ve toleransın önü alınabilir. Kişi abstinens dönemi geçirse bile, az ve kontrollü içeceğine kanaat getirerek, kuru kalma evresinden, yeniden alkol kullanmaya geçiş yaparsa hemen hemen üç haftalık bir süre içerisinde bağımlılık kendini tekrar eder. Yeni bir bağımlılığın kurulması değil, bırakıldığı yerden bağımlılığın hafıza tazelemesi söz konusudur. Hücrelerdeki öğrenilmiş bilgi güncellenmektedir. Çünkü yeni bir içme davranışının geliştirilebilmesi için en az 6 aylık bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu Belirtilere Dikkat Etmekte Yarar Var Bağımlılığın tanımlanmasında bu görüngülerin/klinik belirtilerin eşdeğere sahip belirtiler olduğu söylenemeyeceği gibi; ayrı ayrı önem ve etkiye sahip oldukları su götürmez bir gerçektir. Aynı zamanda sendromun, süreç içinde bireysel ve kültürel etmenlerle farklı görünümlere sahip olacağı da göz önünde bulundurularak, her bireyin kendi klinik tablosu içerisinde özgül olarak değerlendirilmesi elzemdir. Sendrom tanısı konulabilmesi için 7 görüngünün aynı anda tanımlanmasından ziyade en az 3 tanesinin varlığının arandığı unutulmamalıdır. Tanı koyma esnasında her bağımlı bireyin kendi klinik tablosu içerisinde özgül olarak değerlendirilmesi rasyonel bir yaklaşım olacaktır. Alkol bağımlılığını karikatürize eden; burnu ve gözleri kızarık, kiloca zayıf, elinde tremor ve sigara yanıkları olan her insanın alkol bağımlısı olduğuna yönelik bir genelleme hatalıdır benzer şekilde, her alkol bağımlısında bu tür bir tablonun oluşmak zorunda olmadığı da hatırlanmalıdır. Her alkol bağımlısı kişi aynı fiziksel belirtilere sahip olmadığı gibi, her kişinin bağımlılık öyküsü de farklıdır.
alkolün yol açtığı davranış bozuklukları