alzheimer hastaliğinin tedavisinde yeni bir yaklaşim patlican yapraklari
4Eylül 2020. Posted by. Uzman Doktor Deniz Doğan. Alzheimer hastalığı hafıza ve düşünme becerisi gibi bilişsel yetilerde kayba yol açan, ileri safhalarında kişinin basit günlük işleri dahi yapamaz hale geldiği, ilerleyici ve geri dönüşsüz bir beyin hastalığıdır. Hastalıkla ilgili belirtiler genelde 60’lı yaşların
Songünlerde medyada sıkça yer alan bir haber var. "Alzheimer hastalarına müjde! birkaç yıl sonra yeni bir ilaç piyasaya sürülecek" diye. Bu sebeple günlerdir telefonlarım susmuyor, gelen e-maillerin sayısını bilemiyorum. En sonunda bu konuda dün benden bir röportaj istediler.
Alzheimerhastalığı üzerine en çok çalışma yapılmış yüzyılımızın en önemli hastalıklarından biridir. Bir sinir bilimci ve aynı zamanda Still Alice romanının yazarı olan -aynı zamanda sinemaya da uyarlanmıştır- Lisa Genova’nın Alzheimer hastalığını önleme üzerine yaptığı TED konuşmasını tavsiye ediyoruz.
Alzheimerhastalığının tamamen vücuttan atılmasına yönelik bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Günümüzdeki tedavi yöntemleri ancak hastalığın ilerleyişini yavaşlatabilir. Bu özelliğiyle hastanın yakınmalarının da azaltılması hedeflenir. Alzheimer tedavisi, hastalığın mevcut durumuna göre farklılık gösterir.
Servier Florey Institute of Neuroscience and Mental Health ile birlikte Alzheimer hastalığının tedavisine yönelik bir işbirliği anlaşması imzaladı.
Annonce Originale Pour Site De Rencontre. TEDAVİSİ YOK PEKİ NE YAPABİLİRİZ? Demans bunama nedir? Demans hastalıkları halk arasında bunama olarak adlandırılır ve zihinsel becerilerin hastalık nedeniyle azalması durumudur. Demans hastalıklarının yaklaşık %60 ını oluşturan alzheimer hastalığı en bilinenidir ve bunama deyince ilk akla gelendir. Bilinenin aksine bunama yaşlılığın bir sonucu değil bir hastalıktır. 65 yaş üstünde görülme sıklığı artar fakat erken başlangıçlı alzheimer hastalığı nadiren de olsa 40-45 yaşlarında da görülebilir. Alzheimer hastalığı ne yazık ki tedavisi olmayan bir hastalık fakat hastalığın erken teşhisi semptomların kontrol altında tutulabilmesi için çok önemlidir. Alzheimer tedavisinde hasta yakınlarının bilgilendirilmesi ve eğitimi çok önemlidir. Alzheimer hastalığının ilk belirtileri unutkanlık ve konuşma bozukluğudur. Bazı hastalarda hırçınlık, sinirlilik hali görülebilir. Unutmayalım alzheimer yavaş ilerleyici bir hastalıktır ve uzun yıllar hastanın yaşam kalitesi korunabilir. Hasta yakınları hastada korku ve hırçınlığa yol açacak sebepleri iyi tesbit ederek, hastanın kendisini güvende hissedeceği bir ortam hazırlamalı ve yardımcı kullanılan ilaçlar da bu konuda yardımcı olacaktır. Alzheimer hastalığı genetik geçişli midir? Alzheimer hastalığının nedeni tam olarak bilinmiyor ve bu konuda araştırmalar hala devam ediyor. Hastalığın ailesel bazı genlerle taşındığı görülmüştür fakat tüm alzheimer hastalarında genetik geçişli olanlar yaklaşık %2-5 arasındadır. Yani ailenizde bir alzheimer hastası olması sizinde alzheimer hastası olacağınız anlamına gelmez. Günümüzde yaşam sürelerinin artması sebebiyle alzheimer görülme sıklığı da artmıştır. Yaşla beraber alzheimer riski de artmaktadır 65 yaş üstü görülme sıklığı %30 larda iken 85 yaş üstü %50 lerdedir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır. Ayrıca alkol ve sigara kullanımı, diyabet hastalığı, kalp damar hastalıkları, depresyon ve psikolojik travmalar, inmeler ve kafa travmaları da alzheimerde risk faktörleri olarak sayılabilir. Alzheimer tedavisi nasıldır? Daha önce de söylediğimiz gibi alzheimer hastalığının tam bir tedavisi yok ve tedavi ile bu hastalıktan tam olarak kurtulmak mümkün değil. Alzheimer hastalığının erken teşhisi önemlidir ve erken teşhisle hastalığın ilerleyişi yavaşlatılıp hastanın yaşam kalitesi artırılabilir. Alzheimer tedavisinde üç basamak izlenir. Birinci basamak hastanın ve hasta yakınlarının hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve eğitilmesidir. İkinci basamak ilaç tedavisi başlanması ve hastalığın ilerleyiş evresinin yavaşlatılmasıdır. Üçüncü basamak ise hastalığın ilerleyen durumlarında hastaya destek tedavi vermek ve hastanın yaşam kalitesini olabildiğince artırmayı hedefler. Neler yapılabilir? Hastalık süreci zor ve masraflı olabilir hastaların ve hasta yakınlarının faydalanabileceği bazı durumları şöyle sıralayabiliriz. *Engelli maaşı alınabilir; tedavi giderleri sgk tarafından karşılanabilir. *Yıllık bez raporu alınarak SGK tarafından karşılanan aylık belli miktarlarda hasta altı bezleri alınabilir. *Alzheimer hastalarının engelli sağlık kurulu raporu alarak birinci derece akrabalarının gelir vergisi indiriminden yararlanması sağlanabilir. *Erken emeklilik sağlanabilir. *Aile ve sosyal politikalar bakanlığı tarafından verilen bakım ücreti alınabilir.
Bu tedavi Alzheimer'ın erken safhalarında sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite programları ile birlikte uygulandığı zaman hastanın uzun dönem hafızasının gözle görülür şekilde geliştiği toplumunda artan yaşlı birey sayısı, beraberinde daha fazla Alzheimer vakası ve yaşlanma ile bağlantılı diğer dejeneratif hastalıkları getirdi. Ancak bilim insanları Alzheimer hastalığı için yeni bir tedavi buldu. Detaylar için okumaya devam edin!2015’te yayınlanan dünya Alzheimer hastalığı raporu, önümüzdeki 20 sene boyunca Alzheimer vakalarının ikiye katlanacağını belirtmiştir. Bu yüzden bilim insanları sadece hastalara daha kaliteli bir hayat sağlmak için değil, aynı zamanda bu hastalığın etkilerini geri çevirmek için gece gündüz Üniversitesi’nde sinirsel hastalıkların araştırmasında uzmanlaşmış araştırmacılar Alzheimer hastalığı ile bağlantılı olan bilişsel düşüşü yavaşlatmayı ve hatta etkilerini geri döndürmeyi başardı. Bugünkü makalemizde sizlere bu konu hakkında bilgi vereceğiz. Alzheimer hastalığı için yepyeni bir tedaviÇalışma “Aging” dergisinde yayınlandı. Hem bu çalışmanın hem de Easton Center’ın direktörü Dale Bredesen’a göre bu araştırmanın en alışılmamış ve özgün yanı, yaklaşımıdır. Şimdiye kadar Alzheimer hastalığı için eşsiz bir tedavi ortaya koydular ve bilişsel kaybı yavaşlatmayı araştırmanın özgün olan yanı ise, her hastaya farklı ilaç ve vitamin kombinasyonun verilmesi ve aynı zamanda hayat tarzlarında değişim önerileri ve rejim programı sunulmasıdır. Bu tedavinin 9 ay ile 2 yıl arasındaki uygulamalarından elde edilen sonuçlar oldukça heyecan vericidir. Gelin, beraber detaylı olarak adı MEND Metabolic Improvement of Neuro-Degeneration. Şimdiye kadar sadece dokuz Alzheimer hastası bu ilacı kullandı ve ilaç olumlu sonuçlar gösterdi ve hastaların bilişsel performansları önemli derecede sadece sınırlı bir örnek sayısından bahsediyoruz, yani henüz ilacın %100 güvenli ve etkili olabileceği sonucunu veremiyoruz. İlerleyen aylarda daha çok test yapılacak ve tedavi daha çok hastaya uygulanacaktır. Hatırlanması gereken bir diğer faktör ise büyük gelişme gösteren hastaların hastalığın ileri safhalarında olmamasıdır. 2 yıllık tedaviden sonra gelişmeler beyin taramaları ve nöropsikolojik testlerle ölçüldü. Beyinde hafıza ile bağlantılı olan nöron yapılarının oluşturduğu hipokampüsün boyutunun büyümüş yaşam alışkanlıklarını da değiştirdiAlzheimer teşhisi konmuş ve erken safhalarda olan hasta grubu bu ilacın yanı sıra, çok dikkatle ve özenle hazırlanmış bir rejim programı izledi Basit karbonhidratlar tamamen çıkarıldı. Glüten ve işlenmiş gıdalar yasaklandı. İlaçla beraber D3 vitamini, melatonin, methylcobalamin, balık yağı ve Q10 enzim takviyesi aldılar. Her hastaya her gün 7 saat uyuması söylendi. Eğer kadın hastalar hormon değişim terapisini bırakmışlarsa, yeniden başladılar. Her hasta hafta dört ila altı kez 30 dakika boyunca egzersiz yaptı. Harika gelişmelerBir kez daha değinmek isteidiğimiz bir konu var Bu tedavi Alzheimer’ın erken safhalarında olan hastalar üzerinde en çok etkiyi gösterdi. Nöropsikolojik testler uzun dönem hafızanın %3 ila %84 arasında geliştiğini ortaya kelime haznelerini yeniden kazandı ve yüzleri daha iyi anımsar hale geldi. Bu sonuçlar şüphesiz ki heyecan uyandırıcı ve cesaret vericidir. Araştırmacılar hala bir esas konu hakkında eminler Bu tedavinin hastalığın ana belirtileri ortaya çıkmadan önce uygulanması çok daha etkili çalışmada yer alan 9 hastanın akrabaları tedaviyi düzenli olarak uygulamanın zorlukları hakkında şikayet ettiler. İlacın yanı sıra hastalar çeşitli vitaminler ve diğer takviyeler de alınması gerekliliği bu zorluklardan diğeri ise Alzheimer hastası olan birini her gün 7 saat uyutabilmek ve günde 30 dakika egzersiz yapmasını sağlamak çok kolay olmadığıdır. Yani bu biraz karmaşık ve pahalı olan bir tedavi biçimidir. Buna rağmen, sonuçlar çok olumlu olmuştur ve şimdilik bu gelişmeleri daha da iyileştirebilmek için umut çekebilir ...
Alzheimer Hastalığında Yeni Tedavi YaklaşımlarıReçete edilen ilaçlarYeni Tedavi YaklaşımlarıAlzheimer hastalarının kişisel bakımı konusunda nelere dikkat etmeli? Alzheimer hastalarının hijyen ve kişisel bakımı yapılırken iletişim dili nasıl olmalı?Alzheimer’ın son evresinde karşılaşabileceklere dikkat!Alzheimer hastalığı için yeni tedavilerAlzheimer'ın kök hücrelerle tedavisiAlzheimer hastalığının tedavisinde fenamatlarAlzheimer hastalığı için yeni ilaçlarALZHEİMER HASTALIĞI VE HASTALIĞA KARŞI ALINABİLECEK TEDBİRLERHer 3 saniyede 1 kişi demans hastası oluyorAlzheimer kadınları daha çok etkiliyorAlzheimer hasta yakınları için her gün “en uzun gün”Yaşlılıkta koku algısının azalması, demans ile ilişkili olabilirErken yaşlarda eğitim ve zihin egzersizleri fark yaratırBeslenme, egzersiz ve meyve yemek demans riskini azaltıyorTıbbın önündeki en önemli zorluk Alzheimer hastalığıSosyal bir hayat, kahve ve kakao Alzheimer’e karşı koruyucuAlzheimer hastalığı ve inflamasyonAlzheimer Tedavisindeki Son Gelişmeler ve En Yeni Tedavi YöntemleriAlzheimer Tedavisinde Yeni ve Güncel Yaklaşımlar FDA Tarafından Onaylanan Son Alzheimer İlaçları ve Kullanımları Beslenme ve Egzersiz Önerileri Kaynaklar Alzheimer Hastalığında Yeni Tedavi Yaklaşımları 12/11/2018 Alzheimer hastalığı son yüzyılda, dünyada ve ülkemizde prevalansı artan bir hastalıktır. Hastalığın radikal tedavisinde henüz tam bir başarı sağlanamamış olmakla birlikte ulusal sağlık gideri harcamalarında üst sıralarda yer almaktadır. Hali hazırda, tedavide FDA ve sağlık bakanlığımızın onay verdiği ilaç sayısı, hastalığın tehdit ettiği insan sayısı ve neden olduğu patolojik durum açısından diğer hastalıklarla karşılaştırıldığında oldukça yetersizdir. Alzheimer hastalığının tanı ve tedavisine yönelik preklinik ve klinik birçok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalardan; monoklonal antikorlar, Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar NSAII, antidiyabetik ilaçlar, bitkisel preparatlar hastalığın radikal tedavisi veya en azından ilerlemesini yavaşlatıcı/durdurucu sonuçlar elde edilebileceği umudu doğmuştur. Preklinik ve klinik faz aşamasında olan çalışmalar hastalığın sağaltımında yeni umutlar vadetmektedir. Alzheimer hastalığı düşünme, konuşma, çevreye uyum, yargılama, anlama, öğrenme ve hafıza fonksiyonlarında gerileme ile karakterize; özellikle yaşlı nüfusta insidansı yüksek olan bir hastalıktır. Tüm demans olgularının %50-70’ini Alzheimer hastalığı oluşturmaktadır. Alzheimer hastalığının başlıca semptomları arasında hafıza kaybı, düşünme ve bilişsel fonksiyonlarda gerileme ve hastalığın ilerleyen dönemlerinde günlük yaşamsal ve bilişsel aktivitelerin dahi yerine getirilmesinde yetersizlikler yer almaktadır 1. Alzheimer hastalığının 65 yaşından sonra yaşlanma ile paralel artış gösterdiği ve her 5 yılda bir bu riskin kümülatif katlandığı gösterilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 verilerine göre dünyada yaklaşık 35,6 milyon Alzheimer hastası vardır. Bu rakamın 2030 da iki katına çıkması beklenirken, 2050 de 115,4 milyon civarı Alzheimer vakası beklenmektedir. TÜİK verilerine göre ülkemizde Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların oranı 2010 yılında %2,7 iken bu oran 2014’te yılında %4’e yükselmiştir. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2010 yılında erkeklerde %2,2, kadınlarda %3,3 iken; bu oranlar 2014 yılında sırasıyla %3,2 ve %4,7’ye ulaşmıştır 2. Alzheimer hastalığının kesin patolojik tanısı otopsi ile belirlenmektedir. Hastalığın tanısında bulguların varlığı ve nöroanatomik dağılımları da önemlidir. Beyinde gözlenen nörofibriler yumaklar NFY, amiloid plaklar, fosforile tau, nörodejenerasyon ve nöron kaybı, kolinerjik yolakta deformasyon ve sinaptik yolaktaki disfonksiyonlar Alzheimer hastalığının öne çıkan patolojilerdir 3. Reçete edilen ilaçlar FDA Food and Drug Administration ve ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış Alzheimer hastalığı tedavisinde kullanılan ilaç sayısı oldukça sınırlıdır. Bu ilaçlardan kolinestereaz inhibitörü rivastigmin, galantamin, takrin, donepezil ve N-metil D-aspartat NMDA inhibitörü memantin olanlar hastalığın radikal tedavisinde henüz başarı sağlayamamıştır. Ancak hali hazırda alternatifleri olmadıkları için hekimler tarafından reçete edilen ilaçların neredeyse tamamı NMDA antagonisti ve kolinesteraz inhibitörüdür. Ayrıca monoamin oksidaz tip-B inhibitörü Parkinson tedavisinde kullanılan selejilin ve antioksidan etkili idebenon tedaviye yardımcı olarak kullanılabilmektedir 3. Yeni Tedavi Yaklaşımları Alzheimer hastalığında FDA tarafından onaylanan ve ülkemizde de hekimler tarafından reçete edilebilen ilaç sayısı çok kısıtlıdır. Yaşlanan dünya nüfusuyla birlikte artan Alzheimer hastalığına karşı yeni ve güncel tedavi seçenekleri araştırılmaktadır. Kanser tedavisinde son yıllarda etkin tedavi sağlayan monoklonal antikorlar, Alzheimer hastalığının tedavisinde de bir umut olabilir düşüncesiyle araştırmacılar çeşitli monoklonal antikorları preklinik ve klinik faz çalışmalarında denemektedir. Solanezumab ve Aducanumab molekülleri klinik aşamalarda olup hastalığın erken döneminde kullanıldıklarında umut vaat edici sonuçlar vermiştir. Ancak tedavide yer almaları için ileri çalışmalar gerekmektedir. Her iki molekül de Aβ plaklarının beyinde anormal artışını önleme yönünde etki göstermiştir 4, 5. İnflamasyon bir çok hastalıkta rol oynadığı gibi Alzheimer hastalığının patogenezi açısından da önemli bir yer tutmaktadır. Aβ oligomerinin ileri glikozile son ürünleri, merkezi sinir sistemi içerisinde yer alan başlıca pro-inflamatuar sinyalleme sistemi olan aktive B hücrelerinin kappa hafif zincir güçlendiricisi nükleer faktörünü NF-κB tetikler. Bu mekanizmanın da Alzheimer hastalığında inflamasyona yol açtığı bildirilmektedir. Ayrıca nöron ölümü sonucu mikroglial aktivitenin artması da inflamasyon süreci tetiklenmektdir 6. Alzheimer hastalığı bulunan kişilerde yapılan post mortem beyin otopsisinde proinflamatuvar sitokinler ve kompleman aktivasyon ürünleri gibi enflamasyon mediyatörlerinin arttığı gözlenmiştir. Hastalık ile ilişkili bulunan sitokinler; dönüştürücü büyüme faktörü β TGF- β, tümör nekrozan faktör α TNF-α, interlökin-1, 2, 6, 10 ve 12’dir. Histopatolojik incelemelerde aktif mikroglia ve astrosit hücrelerinin sayısının arttığı gösterilmiştir 7. İnflamasyon mikroglial aktivite ile doğrudan ilişkili ve artması halinde nörodejenerasyona neden olabilmektedir. Siklooksijenaz 1 ve 2 inhibitörü bir NSAII olan indometazin kullanan hastalarda çift kör yapılan bir klinik çalışmada plasebo grubuna göre bilişsel fonksiyonlarda anlamlı iyileşme gözlenmiştir 8. Bu çalışma anti-inflamatuvar ilaçların Alzheimer hastalığında olası yararını değerlendirme bakımından önem arz etmektedir. Ayrıca diğer NSAII’ların Alzheimer hastalığından koruyucu etkisi hakkında klinik çalışmalar devam etmektedir. Alzheimer ve diyabette görülen komplikasyonlar Epidemiyolojik çalışmalarda tip 2 diyabet ile Alzheimer hastalığı arasında bir bağlantı olduğu rapor edilmiştir 9. GLP-1 ve GIP reseptörleri beyinde de eksprese edilmektedir. GLP-1 ve GIP analoglarının beyinde Aβ kaynaklı karşı sinaptik plastisitenin azalmasına karşı plastisiteyi geri artırma yönünde etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Ayrıca GLP-1 ve GIP’in sıçanlarda nöronal kök hücre proliferasyonunu arttırıcı etkisi olduğu bildirilmiştir 10. DPP-4 inhibitörü ilaçlar GLP-1 ve GIP düzeyini kanda artırarak etkili olan antidiyabetik ajanlardır. DPP-4 inhibisyonunun uzun süreli etkileri henüz nörolojik ve immünolojik açından netlik kazanmamıştır. DPP-4 inhibitörü bir ilaç olan vildagliptin, pankreasın beta hücrelerinden insülin salgısını uyarırken, glukagon salgısını azaltır ve yiyecek dolu midenin boşalma hızını yavaşlatır. Vildagliptinin sıçanlarda streptozotosin STZ ile oluşturulan Alzheimer modeli üzerine olan etkisinin araştırıldığı bir çalışmada; GLP-1, Aβ 1-42, p-tau, TNF α düzeyleri incelenmiş ayrıca davranış deneylerinden radyal labirent kol Radial arm maze, RAM ve Hole board ile bilişsel fosnksiyonlar değerlendirilmiştir. STZ ile kontrole göre artan inflamasyon parametreleri, p-Tau ve Aβ miktarı, vildagliptinin 2,5, 5 ve 10 mg/kg dozları uygulanan hayvanlarda doza bağımlı bir şekilde azalmıştır. Ayrıca GLP-1 düzeyi de doza bağımlı bir şekilde artmıştır 11. Başka bir çalışmada ise vildagliptinin ratlarda MMP, ROS ve oksidatif stres üzerine etkisi araştırılmıştır. Yüksek yağlı diyet ile indüklenen hastalık modelinde insülin duyarlılığı, öğrenme ve bellek fonksiyonları düşmüş; plazma ve beyinde malon dialdehit düzeyi ile kolesterol düzeyi yükselmiştir. Vildagliptinin 3mg/kg uygulaması insülin direncini düşürmüş, oksidatif stresi azaltmış, öğrenme ve belleği de olumlu etkilemiştir. Aynı zamanda bu çalışmada vildagliptinin LDL düzeyini de düşürdüğü gözlenmiştir 12. Alzheimer hastalığında mevcut tedavi yöntemleri hastalığın eradikasyonu için henüz radikal tedavi açısından başarı sağlayamamıştır ve hastalığın prevalansı yükselmektedir. Bilişsel fonksiyonların sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi sadece nöron sağ kalımı ile değil aynı zamanda sinaptik bağlantıların optimum çalışması ve nöroplastisitenin de fizyolojik olarak devamlılığına bağlıdır. Bu bağlamda nöron iskeleti ve nöronal bağlantıların sağlıklı olması hastalığın progresyonu açısından kritik öneme sahiptir. Alzheimer hastalığının tedavi stratejisinde; nörodejenerasyonu ve nöron ölümünü önlemenin yanında nöroplastisitenin de optimum düzeyde tutulması göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun yanında enflamasyonun da hastalığın progresyonuna etkisi unutulmamalıdır. Kaynaklar Источник // Alzheimer hastalarının kişisel bakımı konusunda nelere dikkat etmeli? Alzheimer hastalığının özellikle ileri evrelerinde kişi başkalarının bakımına muhtaç hale geliyor. Bu noktada hastaya bakan kişiler ve hasta yakınları bakım sırasında bir takım zorluklarla karşılaşıyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatma Rabia Ay, Alzheimer hastalarının kişisel bakımı için karşılaşılacak sorunları anlatırken hasta yakınlarına önerilerde bulundu. Alzheimer hastalarının hijyen ve kişisel bakımı yapılırken iletişim dili nasıl olmalı? İleri evredeki kişinin, kişisel bakımı yapılırken iletişimde bir takım sıkıntılar yaşanabilir. Bunun birkaç nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi hastaların zaman mefhumunu yitirmiş olmalarıdır. Yapmak zorundasın’ demeyin Genellikle banyo yaptırırken ajitasyona varan yoğun iletişim problemleri yaşanabilir. Siz banyonun gerekli olduğunu söylediğinizde, bunu reddederler. “Az evvel yapmıştım” ya da “Dün yapmıştım, daha yeni temizlendim” gibi bahaneler gösterebilirler. Bu durumlarda sinirlenmeden sakin bir şekilde yaklaşın. “Banyo yapmak zorundasın çünkü kokuyorsun”, “Bak böyle çok pis olmuşsun” gibi yaklaşımlarda bulunursanız ters teper. Bu şekilde banyoya girmeyi daha fazla reddedecek ve ilerleyen dönemlerde daha büyük sıkıntılar yaşayacaksınız. Sizin yaklaşımınıza direnç gösteren hastaya ısrar etmeden banyoyu hazır konuma getirdikten sonra güleç ve neşeli bir yüz ifadesi ile kısa cümleler kurarak yaklaşın. “Hadi gel bak, su ne güzel akıyor”, “Bana yardım et, beraber yıkanalım, sonra birlikte çay içelim” gibi ifadeler onu rahatlatabilir. Sonunda sevdiği bir şeyi vermeyi veya sevdiği bir etkinliği yapabileceğinizi söylemek onun ikna olmasını sağlayabilir. Çok direnç gösteren kişilerde bu aktiviteye alışana kadar doktor onayıyla çok küçük dozda anksiyolitik ilaçlar verilebilir. Alzheimer’ın son evresinde karşılaşabileceklere dikkat! Tuvalet problemi konusunda nasıl bir yol izlenebilir? Alzheimer’ın erken safhalarında idrar kaçırma ya da sık idrara gitme şeklinde sorunlar ile karşılaşılıyorsa bu durum doğal değil. Bunun altında yatabilecek olası sorunlar örneğin idrar yolu enfeksiyonu, erkeklerde prostat hastalıkları gibi araştırılmalıdır. İdrarla ilgili sorunlar, Alzheimer’ın genellikle 2’nci evresinde ortaya çıkar. İlk olarak hastanın olağandan daha fazla idrara çıkması görülür. Mesane elastikiyetini yitirdiğinden dolayı genişleme kapasitesi azalmıştır ve idrar normalden az bir miktarda bile biriktiğinde idrar yapma isteği doğurur. Bazen bu istek o kadar ani olur ki kişi tuvalete yetişemez ve idrarını kaçırabilir. Bu sorun özellikle geceleri olursa kişinin uykusunu bozarak tüm alanlarda sorunlara yol açabilir. Bu evrede yapılabilecek en iyi şey tuvaleti gelmese de, kişi 2 saat arayla tuvalet götürülmeli, idrarını yapması sağlanmalı. Aynı yaklaşım idrar kaçırmaların başladığı daha ileri evrelerde de uygulanabilir. Sık idrara çıkma, hastalık ilerledikçe idrar kaçırma halini alır ve hastanın bezlenmesi gerekir. Akşam sıvı gıda vermeyin İdrar ile ilgili sorunlara hastalık seyrinde kullanılan ilaçların da etkisi olduğundan bu durumlarda ilaçların gözden geçirilmesi önemlidir. Sorunun altında başka bir sebep yatmıyor ya da herhangi bir ilaç buna neden olmuyorsa çeşitli önlemlerin alınması gerekir. Kişi belirli aralıklarla tuvalete götürülmeli ve sıvı alımı gündüz saatlerine çekilmelidir. Ancak kişinin alması gereken en az 1,5 lt sıvıyı saat kadar alması sağlanmalı. Akşam sadece ilaçlarını almak için az miktarda su verilmeli. Kişi kalp hastası ise ve idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorsa bu ilaçlar doktorun onayıyla gündüze çekilebilir. Kahve, çay, karpuz gibi doğal idrar söktürücü özelliği olan gıda ve sıvılardan kaçınılmalı ya da bunların akşam verilmemesi uygun olacaktır. Bezlemek çözüm olabilir Tüm önlemlere rağmen şikayetler devam ediyorsa idrar kaçırmaya yönelik ilaç tedavisi başlanabilir. İdrar kaçırma sık bir hal aldığında bez işe yarayan yöntemdir. Fakat bazı hastalar bu duruma tepki gösterip bezlerini çıkarabilirler. Bazen de kirli bezleri ile oynamaya çalışırlar. Böyle durumlarda tulum giydirilmesi çözüm olabilir. Bezlenen hastalarda pişik gelişmemesine dikkat edilmeli. Dışkının idrar yollarında enfeksiyon yapması ihtimaline karşı sık sık alt temizliği yapılmalıdır. Kabızlık görülebilir Büyük tuvalet ile ilgili sorunlar ileri aşamalarda görülür. Kabızlık ciddi bir sorun olabilir. Bu durumda hastaya günde 1 kaşık zeytinyağı içirilebilir. Kepekli ve lifli gıdaların arttırılması da bu durumda sonuç verebilir. Doğal yöntemler yetersiz kaldığında ağızdan bazı ilaçlarla sorun aşılmaya çalışılabilir. Bu ilaçların hangi durumlarda kullanılması gerektiği bir hekime danışılmalıdır. Nadir de olsa ishal de görülebilir. Bu hastalarda tuz ve su kaybı olur. Bu, hastanın genel halini sıradan kişilere göre çok daha fazla etkiler. İshal olduğunda hemen önlem alınmalı ve hastanın diyeti buna göre düzenlenmelidir. Yağsız makarna, lapa gibi gıdalar yenmeli. Böyle durumlarda hastanın sıvı alımı da azalabilir ve bir kısır döngüye girmemek için serum tedavisi çözüm olabilir. İshale yönelik ilaçlar bazı durumlarda sakıncalı olabileceğinden bir doktor kontrolünde verilmelidir. Video Alzheimer hastalığı nedir? İlginizi çekebilir Alzheimer hastaları nasıl ikna edilebilir? Alzheimer hasta yakınları psikolojik destek almalı mı? Alzheimer ve demans arasındaki farklar Paylaş Источник // Alzheimer hastalığı için yeni tedaviler Bilim ve tıp hala ayakta durmuyor, bu nedenle nörodejeneratif patolojilerin tedavisinde yeni yöntemler ve talimatlar sürekli olarak ortaya çıkıyor. Alzheimer tedavisinde yeni düşünün İlaç J147 – beyinde sinirsel bağlantıları yok toksinleri etkiler ve bunama gelişmesine yol açar. İlaç hala aktif test aşamasındadır, ancak zaten olumlu sonuçlar vardır. J147, bilişsel yetenekleri ve metabolik süreçleri geliştirir, beyindeki yağ asitlerinin seviyesini azaltır. Bu gelişme, genetik mühendisliğine dayanır ve sinirlerin beyin büyümesine sinirlerin büyümesi için verilmesini içerir. NGF geni, nöronların canlılığını destekleyen protein sentezini uyarır ve aynı zamanda onların gelişimini ve aktivitesini de uyarır. Geni hedefe teslim etmek için, vücut üzerinde olumsuz bir etkisi olmayan değiştirilmiş bir virüs kullanılır. Bu yöntem testin son aşamasını geçer. Bir başka gelişme ise, bağ doku hücrelerinin – fibroblastların, beynin nöronlarına dönüşmesidir. Nöronların sağlıklı hastalara dönüşümü için hastaya kimyasal reaksiyonlarla etkileşimi sağlanmış iki ilaç verilir. Beta-amiloid plaklarla savaşmak için beyinde bir nano ilaç geliştirildi. İlacın hareketi, nöronlar arasındaki iletişimi bozan ve ölümlerine katkıda bulunan bileşiklerin yok edilmesini hedeflemektedir. Ayrıca, yutulduktan sonra beta-amiloid plakları ile bir araya gelen ve büyümelerini durduran polimer ve altın nanopartikülleri geliştirilmiştir. Etkili bir ilacı seçmek için bir bilgisayar sistemi. Bu gelişmenin özü, Alzheimer hastalığının genetik bir kökene sahip olmasıdır. Hangi genlerin zarar gördüğünü ve bazı ilaçların onları nasıl etkilediğini bilmek, en uygun ilacı oluşturabilir. Yukarıdaki yöntemlerin tümü geliştirme veya test aşamasındadır, ancak bunların olumlu etkileri hakkında zaten bilgi bulunmaktadır. Alzheimer'ın kök hücrelerle tedavisi Keşiften bu yana, kök hücreler, bilim insanlarının insan vücudu hakkındaki fikrini değiştirmiş ve pek çok çalışma alanında bir çığır açmıştır. Kendilerini nörodejeneratif patolojilerde bir yedek tedavi olarak kanıtlamışlardır. Yani, Alzheimer hastalığını kök hücrelerle tedavi etme yöntemi, değiştirilmiş dokuları sağlıklı olanlarla değiştirmektir. Hücresel terapi aşağıdaki özelliklere sahiptir Rejenerasyon süreçlerini aktive eder. Yeni kan damarlarının görünümünü destekler. Sinir hücrelerini ve beyindeki kayıp fonksiyonları geri yükler. Nörolojik semptomları ortadan kaldırır. Bellek durumunu iyileştirir. Bilişsel yetenekleri arttırır. Konuşmanın restorasyonunu teşvik eder. Duygusal arka planı dengeler. Kas gücünü ve hareketliliğini artırır. Kök hücre tedavisi için prosedür oldukça basittir. Liposuction yardımı ile materyal karın yağından toplanır. Hücreleri aktive etmek için, bunlar monokromatik frekansın renk tayfının foto-algılamasına tabi tutulur ve bir enjeksiyon olarak 2-3 saat içinde geri gönderilir. Bu tedavi yöntemi ahlaki yönleri ihlal etmez, çünkü tedavi hayvanların veya embriyoların yerine hastanın kök hücreleri tarafından gerçekleştirilir. Demansa ek olarak, hücre terapisi otizm, Parkinson hastalığı, inme, kardiyomiyopatide kendini kanıtlamıştır. Alzheimer hastalığının tedavisinde fenamatlar Aktif bir N-fenilantiranilik asit bileşeni olan ilaçlar, fenamatlardır. Aktif madde, bileşimi mefenamik, meklofenam ve etafenamik asit içerdiğinden, çok bileşenlidir. Özellikle not mefenamik asittir. Mefenamik asit, steroidal olmayan bir anti-enflamatuar ilaçtır. Çevresel, merkezi, analjezik ve antipiretik bir etkiye sahiptir. Alzheimer hastalığının terapötik etkisi, ilacın anti-enflamatuar özellikleri ile ilişkilidir, çünkü bu bozukluğun patogenezinde beyin dokusuna iltihaplanma hasarı önemlidir. Ana klinik uygulama romatizmal hastalıklarda ağrının azaltılması. İlaç hızla emilir ve 1-8 saat boyunca kan plazmasında bir terapötik konsantrasyonunu koruyan iki metabolite dönüşür. İlacın yaklaşık% 50'si idrarda metabolitler şeklinde, geri kalanlar ise konjuge 3-karbon metaboliti şeklinde dışkı ile atılır. Aktif madde kolayca plasental bariyeri nüfuz, süt ve emzirme döneminde süt bulunabilir. Olumsuz reaksiyonlar gastrointestinal sistemin tahrişi, dispeptik rahatsızlıklar, deri alerjik reaksiyonları, hemolitik anemi, bronkospazm, kanda artmış üre düzeyleri. Kontrendikasyonlar gastrointestinal hastalıklar, antikoagülanlar, hamilelik ve emzirme. Diğer ilaçlar ile etkileşim plazma proteinlerine bağlanır, kumarin grubundan antikoagülanların aktivitesi üzerinde kuvvetlendirici bir etki yapar. Özel bakım ile ilaç Warfarin ile alınmalıdır. Mefenamik asit 250 ve 500 mg'lık kapsüller halinde mevcuttur ve ayrıca pediyatrik pratikte kullanılan 10 mg / ml'lik bir süspansiyon da vardır. [1], [2], [3], [4], [5], [6], [7] Alzheimer hastalığı için yeni ilaçlar Alzheimer hastalığı demansın en yaygın şeklidir. Ancak buna rağmen, bugün hala patolojik süreci durduracak hiçbir tedavi edici yöntem veya ilaç yoktur. Bu nedenle, nörodejeneratif patolojinin tedavisi için yeni ilaçlar sürekli olarak geliştirilmektedir. En umut verici gelişmeleri düşünün Eylem, hastalığın önlenmesinde değil, ilerleyici patolojinin yok edilmesinde yönlendirilir. Aşı, vücuda girdikten sonra, immün sistemi aktive ederek, morfolojik substrat – beta amiloid antikorları üretmek için aktif bileşenleri içerir. Bu nedenle hastalık gelişmeyi yavaşlatır. Nöropatik ağrı sendromunun ortadan kaldırılması için gelişme. Fakat araştırma sırasında, ilacın demansın ilerlemesini yavaşlattığı tespit edildi. MDA7'nin etki mekanizması, merkezi sinir sisteminde antienflamatuar aktiviteye ve beyindeki kanabinoid reseptörlerine olan etkisine dayanmaktadır. Yapılan deneyler, ilacın bilişsel süreçlerin, sinoptik plastisitenin ve hafızanın restorasyonunu desteklediğini ortaya koydu. Protein bileşenlerini bölen β-sekretaz enzimini inhibe eder. Biyokimyasal süreçleri engeller – amiloid kaskadı, beyin omurilik sıvısında β-amiloid konsantrasyonunu azaltır. Çalışmalara göre, ilacın günlük alımı Alzheimer demansını yavaşlatmakla kalmaz, aynı zamanda durdurur. İlaç hala hastalığın erken formları olan hastalarda test ediliyor. Rosiglitazone tip 2 diyabet için reçete bir ilaçtır. Ancak bilim adamları, ilacın hafızayı, bilişsel işlevleri ve öğrenme yeteneğini geliştirdiğini kanıtladı. İnsülin khimmer – rekombinant insülin ve demans için başka bir potansiyel ilaç. Beyin nöronları arasındaki sinaptik sinyal iletimi sorumlu olan mitojen ile aktive protein kinazlar grubundan enzimlerin aktivitesini artırır. Bilişsel yetenekleri artırır, hafızayı geliştirir. Bu ilaç rivastigminin perkütan bir şeklidir. Yapıştırıcı 24 saat yapıştırılmıştır. Bu zaman aralığında, aktif bir bileşen, dejeneratif süreçlerle savaşan kan dolaşımına girer. Bu ilacın özelliği, yamanın günlük olarak giysiyle temas etmemesi gereken yeni bir bölgeye yapıştırılmasıdır. Источник // ALZHEİMER HASTALIĞI VE HASTALIĞA KARŞI ALINABİLECEK TEDBİRLER “Türkiye nüfusu içinde şu an toplam nüfusun %8,7’sini oluşturan 65 yaş üstü Alzheimer nüfus hızla artıyor. Türkiye’de 600 bin aile Alzheimer hastalığıyla mücadel ediyor” Türkiye Alzheimer Derneği, Alzheimer tedavisinde ve teşhisinde kaydedilen son gelişmeler hakkında bilgiler verdi; Türkiye nüfusu içinde şu an toplam nüfusun %8,7’sini oluşturan 65 yaş üstü nüfus hızla artıyor. Buna karşın diğer yaş grupları bu hızda bir artış göstermiyor. Bu nedenle demans hastalarının sayısında hızlı bir artış izleniyor. Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var ve 2030’da 76 milyon ve 2050’de ise milyon hasta olması bekleniyor. Türkiye’de ise aile bu hastalıkla mücadele ediyor. Her 3 saniyede 1 kişi demans hastası oluyor Her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3’te ikisinin Alzheimer’a yakalandığını vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu “Türkiye Alzheimer Derneği olarak kuruluş amacımız, toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgisini artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermektir. Uzun yıllardır Alzheimer’s Disease International’ın ADI ve Alzheimer Europe’ın AE üyesi olan derneğimiz, Alzheimer hastalarına destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda bu sene Konya Şubesi Gündüz Yaşam Evi’ni ve Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son derece mutluyuz.” Alzheimer kadınları daha çok etkiliyor Alzheimer’in kadınlarda daha çok görüldüğünü vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu “Elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1’i Alzheimer hastası olurken, erkeklerde bu oran 11’de 1 olarak gözlenmekte. Mevcut hastaların 2/3’ü de maalesef kadın. 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla. Bu konuda; hormonal ve biyolojik faktörler, yaşam süresi, iş alanları, eğitim düzeyi, kalp hastalıklarının görülme sıklığı, strese duyarlılık, sık depresyon ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği öne sürülüyor. ” Alzheimer hasta yakınları için her gün “en uzun gün” Basın toplantısının katılımcılarından, Alzheimer hastası yakını Aysın İzer şunları söyledi “Alzheimer ülkemizde de çok yaygın görülen bir hastalık olmasına rağmen halen bu konudaki toplumsal bilinç yetersiz seviyede. Hala Alzheimer’ın normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu ve bellek kaybından ibaret olduğunu düşünenler var. Evet, Alzheimer unutkanlıkla başlar ama kesinlikle bundan ibaret değildir. Alzheimer’a yakalanan kişilerin yakınlarını bekleyen çok zor bir süreç vardır ve herkes kendini bir gün bu durumda bulabilir. 10-15 yıl sürebilen hastalıkta orta evrelerden itibaren hasta yakınının en önemli görevlerinden biri bakım vermektir. Gece ve gündüz aralıksız, dikkat ve anlayış ve de sevgi ile bu bakımı vermek çok zorluklar taşıyan bir iştir ve hasta yakınlarının alacağı her destek ve onlara uzanacak her bir el önemlidir. Bunu bilerek, bu hastalık konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak için bir şeyler yapmak son derece değerlidir. Bu nedenle bizi bu konuda bilinçlendiren ve her türlü pratik çözümü bize öğreten Türkiye Alzheimer Derneği’ne bir kez daha teşekkür ederim.” Yaşlılıkta koku algısının azalması, demans ile ilişkili olabilir Alzheimer tanısı konusunda gelinen son aşamalara değinen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi “Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, bilişsel bozukluk ve Alzheimer hastalığını saptamada koku tanıma testinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşlarda kokuları tanıma ve ayırt etmede bozulmalar, Alzheimer hastalığının erken habercisi olabilir. Araştırmalarda koku tanıma testi, bilişsel bozukluk ve demans tanısı için kullanılan iki biyolojik belirteç ile karşılaştırılmıştır. Bulgular bilişsel bozukluk ve demansı saptamada koku tanıma bozukluğunun, MR kullanarak ölçülen entorhinal korteks kalınlığı kadar, hatta daha da iyi bir belirteç olduğunu göstermiştir. Buna karşın koku testi beyinde amiloid plakları gösteren Amiloid PET kadar etkin bulunmamıştır. Ancak, PET incelemeleri koku tanıma testine kıyasla son derece maliyetli ve uygulanması zordur. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini erken dönemde saptamada kullanışlı bir testi haline gelmesini sağlayabilir.” Erken yaşlarda eğitim ve zihin egzersizleri fark yaratır Eğitime erken yaşlarda başlayanlarda ve eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde Alzheimer görülme oranının daha düşük olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi “Eğitimin Alzheimer hastalığı için bir koruyucu faktör olduğu nörobiyolojik olarak da gösterilmiştir. Wisconsin Üniversitesi Alzheimer Araştırma Merkezi’nde yürütülen çalışmada 268 katılımcıda eğitim düzeyinin Alzheimer Hastalığı gelişimi üzerine etkileri incelenmiştir. 211 sağlıklı birey ile 57 bilişsel bozukluğu olan bireyin katıldığı çalışmadaki bulgular, eğitim düzeyi yüksek bireylerde Alzheimer hastalığında rol oynayan amiloid ve TAU proteinlerinin birikiminin, eğitim düzeyi düşük bireylere kıyasla çok daha az olduğunu göstermektedir. Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen bir grup araştırmacının elde ettiği veriler “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin de ileride demans gelişme riskini azalttığını göstermekte. ACTIVE çalışmasında çeşitli bilişsel egzersizlerin sağlıklı bireylerdeki etkileri 10 yıl süreyle izlenmiştir. Altı farklı araştırma merkezinden 2,785 katılımcının olduğu çalışmada bellek egzersizleri, akıl yürütme egzersizleri ve bilgisayarlı “bilgi işleme hızı” egzersizleri karşılaştırılmış ve sadece “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin demans üzerine etkili olduğu görülmüştür. 10 yıllık takipte bilgi işleme hızı egzersizlerinin demans gelişme riskinde %33 oranında azalma ile ilişkili olduğu görülmüştür. Biz de Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Yaşam Evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık. Beslenme, egzersiz ve meyve yemek demans riskini azaltıyor Finlandiya’da, geniş bir katılımcı kitlesi üzerinde gerçekleştirilen FINGER çalışmasında Akdeniz tipi diyet ile beslenen, düzenli fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan ve kalp damar hastalıkları açısından kontrol altında olan bireylerde demans gelişme riskinin daha düşük olduğunun saptandığını belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şöyle devam etti “Amerika’da yapılan benzer bir çalışmada ise Akdeniz tipi diyet ile beslenen, fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan bireylerde Alzheimer Hastalığı için karakteristik olan amiloid ve tau proteinlerinin beyindeki birikiminin çok daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 2016 yılında çeşitli çalışmalarda elde edilen bulgular günlük meyve tüketiminin Alzheimer Hastalığına yakalanma riskini belirgin şekilde azalttığını ortaya koymuştur.” Tıbbın önündeki en önemli zorluk Alzheimer hastalığı Tam aşılardan umut kesilmişken, yaşanan yeni gelişmelerde Alzheimer tedavisindeki tablonun bir kez daha değiştiğini belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç tedavi alanındaki gelişmeleri özetledi. “1906 yılında Alzheimer hastalığını tarif eden Alman nöropsikiyatr Alois Alzheimer, hastalıkta beyinde amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar adı verilen istenmeyen birikimlerin olduğunu yazmıştı. Son 10-15 yıl ise beyinde biriken amiloid maddesini temizleyen aşı çalışmalarının heyecanı ile geçti. Tüm hararetine rağmen bu çalışmalar ya başarısız sonlanmış ya da çok sınırlı olarak etkili çıkmış ve bu stratejiden yavaş yavaş umut kesilmişti. Tam bu sırada geçtiğimiz haftalarda Nature dergisinde erken dönemdeki Alzheimer hastalarının beyninde biriken amiloid maddesini doz ile ilişkili olacak şekilde temizleyen “Aduconumab” adlı molekülün verileri yayınlandı. Bu verilere göre bu molekül diğer aşılar gibi beyinden amiloid maddesini temizliyor ama onlardan farklı olarak ilk defa hastalarda gidişatı da yavaşlatıyor. Bazı yan etkiler izlense de bunların bu çalışmada kabul edilebilir yan etkiler olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda bu molekülün ikinci aşama verilerini heyecanla bekleyeceğiz. Sosyal bir hayat, kahve ve kakao Alzheimer’e karşı koruyucu Sosyal bir hayatın Alzheimer’a karşı koruyucu bir etkisi olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, kahve ve kakaonun koruyucu etkilerinin üzerinde durdu. “Yapılan saha çalışmalarında kahve tüketimi ve demans görülme sıklığı arasında ters orantı olduğu görülmüştür. Bu ilişkinin araştırıldığı tüm çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilmesi ile hiç kahve içmeyenlere göre, günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı riskinin azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık 3 bardak ve üstü olacak şekilde aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Benzer şekilde kahve tüketiminin bir diğer nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığında da olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmalarda bahsedilen 1-2 bardak kahve bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesi açısından düşünüldüğünde 3-4 fincan kahveye denk gelmektedir. Günde 3 kez Türk kahvesi içmek keyifli olduğu kadar bunamaya karşı koruyucu bir faktör olarak da durmaktadır. ” “Kahvenin yanı sıra günde 1-2 parça siyah çikolata yemenin de Alzheimer hastalığından korunmada etkili olabileceği yönünde veriler ortaya konmuştur. Kakaonun deney hayvanlarında Alzheimer hastalığında biriken plakları azalttığı ve de içeriğindeki flavonoid adı verilen maddelerin zihinsel işlevlere müspet etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bu bilgiler ışığında sosyal bir hayat yaşamanın da koruyucu etkisi düşünüldüğünde dostlar ile içilen kahve ve yanında ağzı tatlandıracak bitter çikolatanın Alzheimer gelişimine karşı koyan müttefiklerimiz olduğu düşünülebilir.” Alzheimer hastalığı ve inflamasyon Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinin ölümünün yanı sıra, çok erken evrelerden itibaren inflamasyonun da eşlik ettiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, son dönemde Alzheimer hastalığı tedavisinde inflamasyonu azaltan ilaçların da denendiğini belirtti. “Şimdilik erken dönemdeki çalışmaları yapılan ve kanser hastalarında kullanılan bir sentetik kannaboid ve nadir görülen bir kansızlık nedeni olan orak hücreli anemi tedavisi için geliştirilen bir molekül Alzheimer hastalığında deneniyor. Bu yaklaşımın yararlı olup olmayacağını, bu moleküllerin hastalardaki kullanımı ile öğreneceğiz. Alzheimer hastalığında kandaki beyaz küre hücrelerini uyaran sargramostim isimli etken maddenin de etkili olabileceğine dair ön veriler mevcut. Bu ilacın etkinliği de hastalarda denenmekte ve bununla ilgili cevabı önümüzdeki yıllarda alacağız.” . Kaynak Источник // Alzheimer Tedavisindeki Son Gelişmeler ve En Yeni Tedavi Yöntemleri Alzheimer demansı, gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere kadar dünyanın birçok farklı yerinde özellikle ileri yaş grubundan insanları hem sağlık hem de sosyal olarak etkileyen hastalıklardan biridir. Alzheimer Tedavisinde Yeni ve Güncel Yaklaşımlar Alzheimer Tedavisinde Son Gelişmeler Alzheimer, tam olarak nedeni bilinemeyen ve hala üzerinde çalışmaların devam ettiği, zihinsel ve davranışsal süreçleri düzenleyen ilaçlar ile semptomların azaltılmaya çalışıldığı hastalıklardan biridir. Tedavi yöntemleri belirlenirken farklı metotlar ve yaklaşımlar var olsa da temel olarak öncelikle hastalığın kaçıncı safhada olduğu belirlenmelidir. Serebral vazodilatörler, stimülanlar, L-dopa, vitamin B, C, E ve klorpromazin gibi ilaçlar hasta ve ailesi için yaşamı kolaylaştırmaya bir ölçüde yardımcı olsa da FDA tarafından son yıllarda onaylanan yeni ilaçlar da bulunmaktadır. Ayrıca, Nöroteknoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Metin Tulgar’ın geliştirdiği beyin pilleri ile tedavi yöntemleri de 2007’den bu yana Türkiye’de kullanılmaya devam eden yöntemlerden biridir. Fakat zihinsel ve sosyal süreçleri bir bütün olarak düşündüğümüzde sadece ilaç bazlı tedavi yöntemleri hastalığın seyrini durduramamaktadır. Bu hastalıkta kullanılan ilaçlar şu an gelinen teknolojide sadece semptomların tedavisini sunmakta ve hastalığın seyrini yavaşlatmaktadır. Fakat bu durum hastalar üzerinde karamsarlığa neden olmamalıdır. İnsan beyni hala tam olarak keşfedilmemiş bambaşka prensipleri olan farklı bir dünyadır. Yapılan çalışmalar ile her gün yeni teknik ve ilaçlar bulunduğu ve yepyeni bakış açıları ile hastalığın farklı açılardan ele alındığı hatırlanmalıdır. Hastanın bu süreçte sosyal olarak izole olmaması, gün içinde yaptığı faaliyetleri hatırlamaya çalışması, bulmaca gibi etkinlikler ile aktif olarak zihinsel aktiviteler içine girmesi önemlidir. Konuyla ilgili çalışmalar yapan sağlık merkezleri hastanın durumuna göre günlük planlar, egzersiz ve diyet gibi destekleyici tedavi yöntemlerini hazırlamaya yardım etmektedir. FDA Tarafından Onaylanan Son Alzheimer İlaçları ve Kullanımları FDA tarafından hafif ve orta şiddetli hastalarda Kolin Esteraz İnhibitörleri içeren ilaçların kullanımı onaylanmış olup orta şiddetin üstündeki hastalarda günlük fonksiyonların devam ettirilebilmesi için N-metil D-aspartat NMDA antagonisti içeren ilaçlar önerilmektedir. Alzheimer tedavisinde kullanılan onaylanmış ilaçlardan bazılar şöyledir Ayrıca; depresyon, saldırganlık, huzursuzluk ve kaygıyı azaltmak için son yıllarda kullanılan ilaçlardan bazıları şöyledir Celexa sitalopram Alzheimer’da diyet ve beslenme Remeron mirtazapin Zoloft sertralin Wellbutrin bupropion Cymbalta duloksetin Tofranil imipramin Fakat uzmanlar alzheimer hastaları üzerinde duygu ve davranışları düzenleyen bu ilaçların en son aşamada kullanılması gerektiğini bunun öncesinde sosyalleşme, terapi ve diğer yöntemlerin denenmesi gerektiğini önemle belirtmektedirler. Beslenme ve Egzersiz Önerileri Yapılan son çalışmalar bazı yaşam tarzı değişikliklerinin de alzheimer üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermiştir. Sağlıklı beslenmek, stres yönetimini öğrenmek, zihinsel, fiziksel ve sosyal faaliyetler içine girmek hafızanın üzerinde olumlu etkiler bırakmakta ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olmaktadır. Weill-Cornell Tıp Fakültesi Alzheimerı Önleme Kliniği başkanı Dr. Richard İsaacson, Omega 3 yağ asitleri açısından zengin Akdeniz diyeti tarzı beslenme alışkanlıklarının Alzheimer’in önlenmesi açısından umut verici olduğunu belirtmiştir. Haftada 6 gün yeşil yapraklı sebzeler ile hazırlanan salatalar içerdikleri A ve C vitaminleri ile beyin hücrelerindeki yaşlanmayı durdurmaya yardımcı olur. İçerdiği antioksidanlar ve sağlıklı yağlar ile beyin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan atıştırmalıklardan biri de fındıktır. Uzmanlar, haftada iki defa olmak üzere günde en az 5 fındık yenmesini önermektedir. Beyin işlevleri üzerinde olumlu etkileri olan diğer sebze ve meyvelerden bazıları ise şöyledir Yaban mersini, Haftada iki defa taze ya da kuru fasulye, B vitamini açısından zengin tam tahıllı gıdalar, Haftada en az 1 defa balık Zeytin ve zeytin yağı Günlük olarak süt ve süt ürünleri Unutulmamalıdır ki; beslenme ve diyet sadece esas tedaviye yardımcı olabilecek terapi yöntemleridir. Uygulamak istediğiniz diyet uzman doktor ile görüşüldükten sonra belirlenmelidir. Kaynaklar Makale beğendiniz mi? Sizin oyunuz ilk olsun Loading… Источник //
Dünya çapında çözüm bekleyen en önemli sağlık sorunları arasında yer alan Alzheimer hastalığının ilerlemesini önlemek üzere geliştirilen ilaç büyük yankı uyandırdı. Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin FDA kullanımına onay verdiği ”Aducanumab” isimli ilacın Alzheimer tedavisinde yeni bir sayfa açabileceğini söyledi. Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”Hastaların ve hasta yakınlarının bu gelişmeyi Alzheimer’e kesin çözüm bulundu’ şeklinde algılamaması lazım. Beklenti, hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı ve bilişsel becerileri daha fazla koruyucu bir etki şeklinde olmalı.” dedi. Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ilaçla ilgili verilerin teyidi için Faz 4 döneminin beklenmesi gerektiğini ifade Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Başkanı, Rektör Danışmanı, NPFUAM Müdürü Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Alzheimer’ın ilerlemesini önlemek üzere geliştirilen Aducanumab isimli ilaç hakkında değerlendirmelerde yaştan sonra Alzheimer riski artıyorAlzheimer hastalığının çözüm bekleyen en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”Özellikle 65 yaş sonrasında yaş ilerledikçe hastalığa yakalanma riski katlanarak artıyor. 80 yaşın üzerindeki her 5 kişiden birinin Alzheimer hastası olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada yaklaşık 45 milyon Alzheimer hastası bulunuyor ve her yıl 7 milyondan fazla kişi Alzheimer hastalığına yakalanıyor. 2040 yılında 81 milyon, 2050 yılında ise 135 milyon kişinin Alzheimer hastası olacağı öngörülüyor. İnsanın ortalama 100 yaşına kadar yaşaması halinde nüfusun yüzde 75’inin Alzheimer hastası olacağı tahmin ediliyor.” bellekte sıra dışı oluşumlara yol açıyorAlzheimer hastalığına yol açan kesin nedenin bilinmediğini ifade eden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”Hastalıkta beyindeki bellekle ilişkili bazı bölgelerde nöron ve nöronal bağlantı kayıpları ve asetilolin isimli nörokimyasalın aktivitesinde belirgin bir azalma söz konusu. Ayrıca bellekle ilişkili bölgelerde amiloid plaklar’ ve nörofibriler yumaklar’ dediğimiz sıra dışı oluşumlar ortaya çıkıyor. Bu plaklar ve yumaklar, temiz bir suyu bulandıran kirlilik veya bir iletişim hattında iletişimi zorlaştıran pas tabakası gibi de düşünülebilir. Bilim insanları bellekle ilişkili sorunlara ve hastalığın giderek ilerlemesine bu plak ve yumakların yol açtığını düşünüyorlar ancak bunların hastalığın nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu henüz tam olarak netleştirilemedi.” diye ilaçlar ancak ilerlemeyi yavaşlatılabiliyorHastalığın maalesef koruyucu ya da ilaçla kökten bir tedavisinin mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”Alzheimer’in güncel tedavisinde en çok kullanılan Takrin, Donepezil, Rivastigmin ve Galantamin gibi ilaçlar, asetilkolini parçalayan enzimi baskı altına alarak asetilkolinin beyinde miktarını ve etkinliğini artırmayı amaçlar. Glutamatın bağlandığı alıcılardan biri olan NMDA’yı ketleyen Memantin isimli ilaç bunlardan sonra tedaviye girdi. Mevcut ilaçlar kullanılarak tedaviye erken başlamak koşulu ile hastalığın ilerlemesinin bir miktar yavaşlatılması mümkün olsa da bunun ötesinde ilaçla tedavide henüz beklenen bir fayda sağlanamadı. Bu nedenle Alzheimer hastaları ölene kadar deneyimli veya uzman bir bakıcının bakımına muhtaç oluyor ve hastalık ilerledikçe özel bakım kliniklerine ihtiyaç duyuyorlar.” 20 yılda Alzheimer için yeni ilaç sunulmadıAlzheimer tedavisinin en çok yatırım yapılan nörobilim alanlarından biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Uzbay, ”Dünyanın birçok önemli merkezinde etkili bir tedavi sağlamaya yönelik ilaç araştırmaları sürdürülse de son 20 yılda tedaviye yeni bir Alzheimer ilacı sunulmadı. Bazı umut verici adaylar da klinik faz çalışmaları sırasında yan tesirleri veya beklenen etkiyi sağlayamamaları gibi nedenlerle onay alamadan rafa kalktı. Geçtiğimiz gün Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, uzun bir aradan sonra ilk kez bir Alzheimer ilacının kullanımına onay verdi. Aducanumab isimli bu yeni ilaç hem bilim çevrelerinde hem de hastalıktan mustarip kesimde sevinç ve umutla karşılandı.” diye tedavisinde yeni bir sayfa açılabilirProf. Dr. Tayfun Uzbay, Aducanumab’ın halen tedavide kullanılanlardan farklı strateji ile üretilmiş ve amiloid plakların oluşumunu engellemeye yönelik bir monoklonal antikor olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti”Mevcut ilaçların hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı düşünülürken, Aducanumab’ın Alzheimer’da ortaya çıkan hücre dışı amiloid plaklarının temizlenmesi yoluyla hastalığın ilerlemesini önleyeceği ve hastaların özellikle bilişsel işlevlerinde mevcut ilaçlara göre daha fazla düzelme sağlayacağı öngörülüyor. FDA’ya sunulan dosyada buna dair umut verici bazı veriler olsa da bu verilerin teyidi ancak Faz IV dönemi dediğimiz yaygın kullanımda sağlanabilecek. Zaten ilacın FDA’dan aldığı onayda oybirliği de yok. Tedavide kullanılması için erken olduğunu düşünen üyeler de olmuş. Ayrıca üzerinde araştırma yürütülen benzer başka monoklonal antikorlar da var. Bu yeni yaklaşımın Alzheimer tedavisinde yeni bir sayfa açacağını ve açılışı Adecanumab ile yaptığını söyleyebiliriz. İlaç özellikle hasta yakınları arasında büyük bir heyecan yaratmış olsa da şimdilik çok büyük bir beklenti içine girmemekte yarar var.”Adecanumab kesin çözüm olarak algılanmamalıİlaçla ilişkili güvenilir bilimsel veri tabanları incelendiğinde yaklaşık 100 kadar çalışma yapıldığının anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”İlacı üreten firma dışında bağımsız araştırmacılar ve kliniklerden gelecek raporları da görmek gerekiyor. Bu biraz zaman alacak. İlacın Alzheimer hastalığını kökten tedavi etmesi ihtimali ise son derece düşük ihtimal, hatta mümkün görünmüyor. Zaten üreticinin de böyle bir iddiası yok. Bu nedenle hastaların ve hasta yakınlarının bu gelişmeyi ”Alzheimer’e kesin çözüm bulundu” şeklinde algılamaması lazım. Beklenti, hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı ve bilişsel becerileri daha fazla koruyucu bir etki şeklinde olmalı. İlaç iddia edildiği gibi burada dikkate değer bir etki ortaya koyarsa, bu bile Alzheimer ile mücadelede oldukça büyük bir aşama olacak. Ayrıca benzer strateji ile üretilen daha etkili ilaçların da tedaviye girmesini kolaylaştıracaktır.” ifadelerini fiyatı mevcutlara kıyasla pahalı olacaktırİlacın ne kadarlık bir fiyat ile ve nasıl bir protokol ile kullanıma sunulacağının önemli olduğunu da belirten Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ”Monoklonal antikor teknolojisine dayalı yeni ilaçların mevcutlara göre daha pahalı olacağı kesin. Fiyatın sigorta şirketleri veya devlet tarafından karşılanabilir ölçüde olması önemli. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı’nın bu yeni ilaca nasıl bakacağını ve değerlendireceğini zaman içinde göreceğiz. Sonuç olarak, Aducanumab’ın Alzheimer tedavisinde yeni ve umut verici bir sayfa açtığını, ancak hastalığın kökten tedavisine yönelik sevinç çığlıkları atmak için henüz erken olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber ilacın hastalığın yavaşlatılmasında ve hastaların bilişsel işlevlerinin düzeltilmesinde mevcutlara göre daha etkili olması kuvvetle muhtemel.” diye BHA - Beyaz Haber Ajansı
Bilim ve tıp hala ayakta durmuyor, bu nedenle nörodejeneratif patolojilerin tedavisinde yeni yöntemler ve talimatlar sürekli olarak ortaya çıkıyor. Alzheimer tedavisinde yeni düşünün İlaç J147 - beyinde sinirsel bağlantıları yok toksinleri etkiler ve bunama gelişmesine yol açar. İlaç hala aktif test aşamasındadır, ancak zaten olumlu sonuçlar vardır. J147, bilişsel yetenekleri ve metabolik süreçleri geliştirir, beyindeki yağ asitlerinin seviyesini azaltır. Bu gelişme, genetik mühendisliğine dayanır ve sinirlerin beyin büyümesine sinirlerin büyümesi için verilmesini içerir. NGF geni, nöronların canlılığını destekleyen protein sentezini uyarır ve aynı zamanda onların gelişimini ve aktivitesini de uyarır. Geni hedefe teslim etmek için, vücut üzerinde olumsuz bir etkisi olmayan değiştirilmiş bir virüs kullanılır. Bu yöntem testin son aşamasını geçer. Bir başka gelişme ise, bağ doku hücrelerinin - fibroblastların, beynin nöronlarına dönüşmesidir. Nöronların sağlıklı hastalara dönüşümü için hastaya kimyasal reaksiyonlarla etkileşimi sağlanmış iki ilaç verilir. Beta-amiloid plaklarla savaşmak için beyinde bir nano ilaç geliştirildi. İlacın hareketi, nöronlar arasındaki iletişimi bozan ve ölümlerine katkıda bulunan bileşiklerin yok edilmesini hedeflemektedir. Ayrıca, yutulduktan sonra beta-amiloid plakları ile bir araya gelen ve büyümelerini durduran polimer ve altın nanopartikülleri geliştirilmiştir. Etkili bir ilacı seçmek için bir bilgisayar sistemi. Bu gelişmenin özü, Alzheimer hastalığının genetik bir kökene sahip olmasıdır. Hangi genlerin zarar gördüğünü ve bazı ilaçların onları nasıl etkilediğini bilmek, en uygun ilacı oluşturabilir. Yukarıdaki yöntemlerin tümü geliştirme veya test aşamasındadır, ancak bunların olumlu etkileri hakkında zaten bilgi bulunmaktadır. Alzheimer'ın kök hücrelerle tedavisi Keşiften bu yana, kök hücreler, bilim insanlarının insan vücudu hakkındaki fikrini değiştirmiş ve pek çok çalışma alanında bir çığır açmıştır. Kendilerini nörodejeneratif patolojilerde bir yedek tedavi olarak kanıtlamışlardır. Yani, Alzheimer hastalığını kök hücrelerle tedavi etme yöntemi, değiştirilmiş dokuları sağlıklı olanlarla değiştirmektir. Hücresel terapi aşağıdaki özelliklere sahiptir Rejenerasyon süreçlerini aktive eder. Yeni kan damarlarının görünümünü destekler. Sinir hücrelerini ve beyindeki kayıp fonksiyonları geri yükler. Nörolojik semptomları ortadan kaldırır. Bellek durumunu iyileştirir. Bilişsel yetenekleri arttırır. Konuşmanın restorasyonunu teşvik eder. Duygusal arka planı dengeler. Kas gücünü ve hareketliliğini artırır. Kök hücre tedavisi için prosedür oldukça basittir. Liposuction yardımı ile materyal karın yağından toplanır. Hücreleri aktive etmek için, bunlar monokromatik frekansın renk tayfının foto-algılamasına tabi tutulur ve bir enjeksiyon olarak 2-3 saat içinde geri gönderilir. Bu tedavi yöntemi ahlaki yönleri ihlal etmez, çünkü tedavi hayvanların veya embriyoların yerine hastanın kök hücreleri tarafından gerçekleştirilir. Demansa ek olarak, hücre terapisi otizm, Parkinson hastalığı, inme, kardiyomiyopatide kendini kanıtlamıştır. Alzheimer hastalığının tedavisinde fenamatlar Aktif bir N-fenilantiranilik asit bileşeni olan ilaçlar, fenamatlardır. Aktif madde, bileşimi mefenamik, meklofenam ve etafenamik asit içerdiğinden, çok bileşenlidir. Özellikle not mefenamik asittir. Mefenamik asit, steroidal olmayan bir anti-enflamatuar ilaçtır. Çevresel, merkezi, analjezik ve antipiretik bir etkiye sahiptir. Alzheimer hastalığının terapötik etkisi, ilacın anti-enflamatuar özellikleri ile ilişkilidir, çünkü bu bozukluğun patogenezinde beyin dokusuna iltihaplanma hasarı önemlidir. Ana klinik uygulama romatizmal hastalıklarda ağrının azaltılması. İlaç hızla emilir ve 1-8 saat boyunca kan plazmasında bir terapötik konsantrasyonunu koruyan iki metabolite dönüşür. İlacın yaklaşık% 50'si idrarda metabolitler şeklinde, geri kalanlar ise konjuge 3-karbon metaboliti şeklinde dışkı ile atılır. Aktif madde kolayca plasental bariyeri nüfuz, süt ve emzirme döneminde süt bulunabilir. Olumsuz reaksiyonlar gastrointestinal sistemin tahrişi, dispeptik rahatsızlıklar, deri alerjik reaksiyonları, hemolitik anemi, bronkospazm, kanda artmış üre düzeyleri. Kontrendikasyonlar gastrointestinal hastalıklar, antikoagülanlar, hamilelik ve emzirme. Diğer ilaçlar ile etkileşim plazma proteinlerine bağlanır, kumarin grubundan antikoagülanların aktivitesi üzerinde kuvvetlendirici bir etki yapar. Özel bakım ile ilaç Warfarin ile alınmalıdır. Mefenamik asit 250 ve 500 mg'lık kapsüller halinde mevcuttur ve ayrıca pediyatrik pratikte kullanılan 10 mg / ml'lik bir süspansiyon da vardır. [1], [2], [3], [4], [5], [6], [7] Alzheimer hastalığı için yeni ilaçlar Alzheimer hastalığı demansın en yaygın şeklidir. Ancak buna rağmen, bugün hala patolojik süreci durduracak hiçbir tedavi edici yöntem veya ilaç yoktur. Bu nedenle, nörodejeneratif patolojinin tedavisi için yeni ilaçlar sürekli olarak geliştirilmektedir. En umut verici gelişmeleri düşünün 1. Aşı CAD106 Eylem, hastalığın önlenmesinde değil, ilerleyici patolojinin yok edilmesinde yönlendirilir. Aşı, vücuda girdikten sonra, immün sistemi aktive ederek, morfolojik substrat - beta amiloid antikorları üretmek için aktif bileşenleri içerir. Bu nedenle hastalık gelişmeyi yavaşlatır. 2. Hazırlık MDA7 Nöropatik ağrı sendromunun ortadan kaldırılması için gelişme. Fakat araştırma sırasında, ilacın demansın ilerlemesini yavaşlattığı tespit edildi. MDA7'nin etki mekanizması, merkezi sinir sisteminde antienflamatuar aktiviteye ve beyindeki kanabinoid reseptörlerine olan etkisine dayanmaktadır. Yapılan deneyler, ilacın bilişsel süreçlerin, sinoptik plastisitenin ve hafızanın restorasyonunu desteklediğini ortaya koydu. 3. Hazırlık MK-8931 Protein bileşenlerini bölen β-sekretaz enzimini inhibe eder. Biyokimyasal süreçleri engeller - amiloid kaskadı, beyin omurilik sıvısında β-amiloid konsantrasyonunu azaltır. Çalışmalara göre, ilacın günlük alımı Alzheimer demansını yavaşlatmakla kalmaz, aynı zamanda durdurur. İlaç hala hastalığın erken formları olan hastalarda test ediliyor. 4. Antidiyabetik ilaçlar Rosiglitazone tip 2 diyabet için reçete bir ilaçtır. Ancak bilim adamları, ilacın hafızayı, bilişsel işlevleri ve öğrenme yeteneğini geliştirdiğini kanıtladı. İnsülin khimmer - rekombinant insülin ve demans için başka bir potansiyel ilaç. Beyin nöronları arasındaki sinaptik sinyal iletimi sorumlu olan mitojen ile aktive protein kinazlar grubundan enzimlerin aktivitesini artırır. Bilişsel yetenekleri artırır, hafızayı geliştirir. 5. Tıbbi sıva Exelon Bu ilaç rivastigminin perkütan bir şeklidir. Yapıştırıcı 24 saat yapıştırılmıştır. Bu zaman aralığında, aktif bir bileşen, dejeneratif süreçlerle savaşan kan dolaşımına girer. Bu ilacın özelliği, yamanın günlük olarak giysiyle temas etmemesi gereken yeni bir bölgeye yapıştırılmasıdır.
alzheimer hastaliğinin tedavisinde yeni bir yaklaşim patlican yapraklari